Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10681 E. 2014/25885 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10681
KARAR NO : 2014/25885
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2013
NUMARASI : 2013/832-2013/651

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işveren nezdinde 01/03/2000-05/08/2005 tarihleri arasında ve en son aylık 400,00 TL ücret ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin karar, Dairemizin 14.11.2013 tarih ve 2013/17573 Esas ve 2013/20783 Karar no lu ilam ile“işçilik alacakları ve hizmet tespitine ilişkin davaların tefrikine karar verilmesi gerektiği” yönünde bozulmuştur. Yapılan yargılama sonucu Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle; davanın kabulü ile “davacının davalıya ait iş yerinde 15/03/2000-16/08/2005 tarihleri arasında hükümde yazılı şekilde ücret karşılığı sigortalılığa esas çalışması bulunduğunun tespitine”, şeklinde karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının elektrikçi olarak davalı işyerinde çalıştığı, hizmet cetvelinde 27/03/2002- 02/07/2005 tarihleri arasında … muhtelif sicil no ile davalı işyerinden davacı adına toplam 117 gün, 30 günden az ve kesintili olarak hizmet bildiriminde bulunulduğu, bu işyerlerinin davalıya ait olduğunun dönem bordrolarından tespit olunduğu, işe giriş ve işyerinden ayrılış bildirgelerinin dosyada yer almadığı, en son 2005/3. ayında 30 günlük hizmet bildirimde bulunulmuş olup o ay için davacı adına 488.70 TL prime esas kazancın Kurum’a bildirildiği, 01/12/1981 tarihinde K. İnş. Ve Tic.Koll.Şti. Tahsin Kaya ve Ort. ünvanlı işyerinin Kanun kapsamına alınmış olup 16/11/2001 tarihinde Marmara Üniversitesi Hastanesi İnşaatı adresli ve … sicil no lu K.r İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş. ünvanlı davalı işyerinin Kanun kapsamına alınmış olduğu, İstanbul Ticaret Odası tarafından 2000-2005 yılları arası elektrikçi-teknisyenin alabileceği günlük net ücretin 15-40 TL arası olduğunun Mahkeme’ye bildirildiği, işyeri şahsi dosyasından traktör şoförü olarak çalışan davacının 30/09/2002 tarihli işyerinden ilişik kesme belgesinin düzenlenmiş olduğu, 15/05/2003 tarihli işe başvuru belgesinin olduğu, yıllık izin talebi belgelerinden 02/08/2004 tarihli belge üzerinde davacının toplam 2003 yılından 12 gün izin hakkı olduğunun belirtilmiş olup ilk işe giriş tarihinin bu belge üzerinde 01/04/2003 tarihi olarak belirtildiği, Hastane Kampüsü inşaatı çalışmaları esnasında davacının işyerine gelmediğini belirtir tutanakların yer aldığı, 2004-2005 yıllarına ait 5 adet vizite kağıdı, 3 adet sağlık belgesinin sunulduğu, muhtelif sicil no ları ile davalı işyerine ait 2001/3-2005/7.ay dönem bordrolarının getirtildiği, davacı tanıklarından bir kısmına ait hizmet cetvellerinin getirildiği, tanıklara ait hizmet cetvellerinde ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyeri olup olmadığı anlaşılmayan( 364160 ve 587585 sicil no lu ) işyerlerince hizmet bildirimde bulunulduğu, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporlarının dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği, dinlenen davalı ve davacı tanıklarının bir kısmının bordrolu tanıklar olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda Mahkemece çelişkili ve yetersiz tanık beyanları dikkate alınarak sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından davacıya ihtilaf konusu dönem içerisinde davalının hangi işyerinde, hangi tarihler arasında çalıştığını açıklatıp buna göre belirlenecek dönem bordrolarında adı geçen sair sigortalı kaydı yer alan çalışanları tanık olarak dinlemek, ayrıca bu tanıkların adresleri tespit edilemediği ya da beyanları ile yetinilmediği takdirde Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan K.. A..’ye iadesine
01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.