Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10679 E. 2014/24776 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10679
KARAR NO : 2014/24776
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2013/446-2013/809

Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin bakiye maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı A.. Ç.. için 23.991,00 TL maddi ve davacı N.. Ç.. için 3.191,00 TL madddi tazminatın kaza tarihi olan 30.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 30.09.2007 tarihli iş kazası sonucu sigortalının vefat ettiği, SGK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, dava konusu iş kazası nedeniyle davalı işveren şirket aleyhine Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/258 Esas 2012/269 Karar sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat istemli dava açıldığı, bu dosyada alınan 30.05.2008 tarihli bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalıların % 70, davacı sigortalının % 30 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği, 24.12.2008 tarihli hesap bilirkişi raporunda ise % 75 kusura isabet eden maddi zarar tutarından davacılara bağlanan gelirlerin son peşin sermaye değerlerinin tenzil edilmesinden sonra davacı Aycan için 92.488,70 TL, davacı Nurseda için 8.213,94 TL maddi zararlarının olduğunun belirtildiği, Mahkemece belirtilen bu tutarlara hükmedildiği, iş bu kararın davalılardan … EDAŞ vekilince temyizi üzerine Dairemizin 21.04.2011 gün 2010/3008 Esas ve 2011/3740 Karar sayılı kararı ile davalı lehine ücret yönünden sair temyiz itirazlarının reddiyle bozulduğu, Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden aldırılan 12.03.2012 tarihli hesap raporunda davacıların maddi zararlarının daha fazla belirlenmesine rağmen önceki kararın davacılarca temyiz edilmemesi sebebiyle davalılar yararına doğan usuli kazanılmış hak durumu da dikkate alınarakve son peşin sermaye değeri indirilerek her davacı için maddi tazminat hesaplama yoluna gidildiği ve davacılar için yine bozulan karardaki tutarlara hükmedildiği, verilen bu kararın yine davalı
… EDAŞ vekilince temyizi üzerine Dairemeizin 15.01.2013 gün 2012/23058 Esas 2013/158 Karar sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, dava konusu zararlandırıcı olaya ilişkin Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Silvan Asliye (İş) Mahkemesi’nin 2011/258 Esas 2012/269 Karar sayılı dosyasında önceki kararın davacılarca temyiz edilmemesi sebebiyle davalılar yararına doğan usuli kazanılmış hak durumu da dikkate alınarakve son peşin sermaye değeri indirilerek her davacı için maddi tazminat hesaplama yoluna gidildiği, hüküm altına alınan miktarların davacılar tarafından temyiz edilmeksizin benimsendiği ve bu durumun davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, kesinleşen davada hüküm altına alınan ve tavan zararı oluşturan bu tutarın (davacı Aycan için 92.488,70 TL, davacı Nurseda için 8.213,94 TL maddi zarar) üzerinde bir miktarın artık davacılar tarafından ek dava ile de olsa talepte bulunulamayacağı dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, bu miktarı aşacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.11.2014gününde oybirliğiyle karar verildi.