Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10527 E. 2014/15171 K. 26.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10527
KARAR NO : 2014/15171
KARAR TARİHİ : 26.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2013
NUMARASI : 2013/165-2013/257

Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalı C.. A.. vekilince duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, Davalı S.GYO A.Ş ve P. G. İnş. Taah. San ve Tic. Lt.d. Şti. aleyhine açılmış bulunan maddi ve manevi tazminat taleplerini reddine, Davalı C. inşaat Müh. San. Ve tic A.Ş ile İ.. G. Gayrimenkul İnş. San. Ve Tic. Ltd şirketi aleyhine açılmış bulunan davanın kısmen kabulu ile; hesaplanan 22. 415,24 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı Ş.. C..’e verilmesine, anne Şengül için 50.000 TL, baba İbrahim için 50.000 TL ve kardeşler F atma, Yasemin, Fatih, Yasin, Saliha , Sultan, Birsen ve Ayşenin her biri için ayrı ayrı 4.000 TL olmak üzere toplam 132.000 TL manevi tazminatın bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1- Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle asıl işveren-alt işveren kavramlarının açıklanması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
İş Kanunu’nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun’un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu’ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun’un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu. Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur”. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İşyerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
A- Bu açıklamalardan yola çıkılarak somut olayda; davalı S. Gayrimenkul ve Yatırım Ortaklığı A.Ş.nin ana sözleşmesinde şirketin amacı ve faaliyet konusu “Her türlü inşaat ve taahhüt işleri yapmak, gayrimenkul yatırımları yapmak, gayrimenkul projeleri ve gayrimenkullere dayalı haklar iktisap etmek” şeklinde belirtildiğine göre kendi asıl işi olan inşaat işlerinin bir bölümünü 04.08.2008 tarihli İstanbul Halkalı B. C. Projesi 1. Etap (800 Ada, .. Parsel) İnşaat İşleri Müteahhit Ana Sözleşmesi ile C. İnş. Müh. San. Tic. A.Ş. ve P. G. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığına devrettiğine göre asıl işveren olarak sorumlu tutulması gerekirken hakkında açılan davanın yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
B-Piramit Grup İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti., adi ortaklık olarak 04.08.2008 tarihli İstanbul Halkalı B. C.Projesi 1. Etap (800 Ada, 4 Parsel) İnşaat İşleri Müteahhit Ana Sözleşmesi ile S. Gayrimenkul ve Yatırım Ortaklığı A.Ş.den C. İnş. Müh. San. Tic. A.Ş. ile birlikte üstlendiğine göre davalı
P. G. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.ne husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik olmamasına rağmen Mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden davalı P.G. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle,incelenmesi,işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Bu kapsamda şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişi ya da bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Somut olayda ise, olaya ilişkin olan ve hükme esas alınan kusur bilirkişi raporuna davacılar vekili ile davalı C. İnş. Müh. San. Tic. A.Ş. vekilinin ve davalı İlhanlar G. Gayrimenkul İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin itiraz ettiği ve itiraz edilen hususların da anılan kazada tarafların kusurunun aidiyeti ile oranını etkileyebilecek ciddi iddialar olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece eksik inceleme ile neticeye gidilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılması gereken iş; belirtilen itirazları da değerlendirecek şekilde iş güvenliği konusunda uzmanlardan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden, davaya konu iş kazasında ilgililerin kusur oranları bakımından yeniden rapor almak ve çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
3- İhbar olunan Z. Sigorta A.Ş. vekilinin 09.09.2011 tarihli dilekçesinde davalı C. İnş. Müh. San. Tic. A.Ş.nin ..nolu Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi ile 01.09.2009-01.09.2010 tarihleri arasında sigortalandığının belirtilmesine rağmen davacılara ya da vekillerine bu poliçe kapsamında bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırlmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin, davalı C.İnş. Müh. San. Tic. A.Ş. vekilinin ve davalı İ.G. Gayrimenkul İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 26/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.