Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10398 E. 2014/14178 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10398
KARAR NO : 2014/14178
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : İzmir 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2014
NUMARASI : 2013/846-2014/255

Davacı, Almanya’da ilk işe başladığı 02/09/1973 tarihinin Türkiye’de ilk işe giriş tarihi olarak tespitiyle 01/12/2013 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun ve davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, davacının Almanya’da sigortaya giriş tarihi olan 02.09.1973 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ile 01.12.2013 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 02.09.1973 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine, tahsis talebi bulunmadığından ve kesin dönüş koşulu yerine getirilmediğinden yaşlılık aylığı talebinin reddine karar verilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 6/A-(a) bendine göre bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için yurda kesin dönülmüş olması şarttır. Kanun’un 6/B fıkrasının 1.cümlesine göre bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Kesin dönüş kavramının tanımı Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde yapılmıştır. Buna göre kesin dönüş; aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder.
Bu tanımda geçen sosyal sigorta ödeneği deyiminden; çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ikamete dayalı ödenekler, sosyal yardım ödeneği deyiminden ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir
gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.
Yurda kesin dönüş, yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının, çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini burada sağlamak üzere Türkiye’ye dönüş yapmalarını ifade eder. Kısaca, “yurt dışı çalışma ilişkisinin ve bu bağlamda sosyal güvenlik kurumlarıyla sigortalı ilişkinin sona ermesi”dir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.10.1997 gün ve 1997/10-588-857 E.K ve 1998/10-645 E. 1999-237 K.)
Yurda kesin dönüş koşulu borçlanma yoluyla aylık talebinde bulunanların tümü için geçerli olup evli olsun yada olmasın yurt dışında ev kadını olarak bulunan Türk vatandaşlarının da aylık tahsisi için yurda kesin dönüş yapmaları gerekir. Bu konuda kanun koyucu tarafından ev kadınları yararına herhangi bir ayırıma gidilmemiştir.
Yurt dışında işçi sıfatıyla çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkisini bitirmeden geçici sürelerle yurda giriş yapmak ve yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşlarından yardım almak kesin dönüş yapıldığı anlamına gelmez. Sigortalının yaşlılık aylığı talep tarihinde yurt dışında bulunması aylık talep etmesine engel olmadığı gibi yurt dışında bulunmak tek başına yurda kesin dönüş yapılmadığı anlamına gelmez.
Yurt dışında yaşlılık veya maluliyet aylığı bağlanması, çalışma ve sigortalı ilişkisinin sona erdiğini gösterdiğinden kesin dönüşe karinedir. İşçinin, çalıştığı ülkeden işsizlik yardımı, hastalık, geçici işgöremezlik ve benzeri çalışmaya veya sigortalılığa dayalı yardımlar alması halinde sigortalının kesin dönüş yapmadığı kabul edilmelidir.
İkamet şartına bağlı olmayan sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği kesin dönüşe engel değildir.
Yurda kesin dönüş koşulunun aylık bağlanırken Kurumca, yargılamada ise mahkemece re’sen araştırılması gerekir. 3201 sayılı Kanun’un 6.maddesi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların beyanlarına bağlı kalınmaksızın, resmi kayıtlar doğrultusunda, resen araştırılarak, irdelenip saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, özellikle sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneğinin ikamet koşuluna bağlı olup olmadığı Kurumdan ve ihtiyaç duyulursa yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşundan sorulmalıdır.
Somut olayda, davacının Kuruma tahsis talep dilekçesi sunmadığı ve henüz Kurumca yaşlılık aylığı yönünden bir uyuşmazlık çıkarılmadan dava açıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki Kurumca 3201 sayılı Kanun’un 5.maddesinin son fıkrası gerekçe gösterilerek yurt dışında sigortaya giriş tarihi ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmediğinden; davacı tarafından tahsis talep dilekçesi sunulmuş olsa dahi Kurumca anılan hüküm ve Kurumun iç mevzuatı doğrultusunda bu yöndeki talebin reddine karar verileceği anlaşılmakla, dava dilekçesinin mahkemeye sunulması ile birlikte taraflar arasında uyuşmazlığın doğduğunun ve bu durumda sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti ve yaşlılık aylığı istemlerine ilişkin uyuşmazlığın mahkemece bir çözüme kavuşturulması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece “tahsis talebinin bulunmadığı” gerekçesiyle yaşlılık aylığı talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan mahkemece kesin dönüş koşulunun sağlıklı bir biçimde araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan Alman Emeklilik Sigortası (D. R.) kayıtlarına göre davacının 31.12.2011 tarihine kadar Almanya’da işsizlik yardımı aldığı anlaşılmakta ise de hizmet cetvelinin 05.12.2012 tarihli olduğu ve aylık başlangıcı olan 01.12.2013 tarihinde davacının Almanya’da sigorta ilişkisini açıklamaktan uzak olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı tarih itibariyle yabancı ülke mevzuatına tabi çalışması olup olmadığını, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alıp almadığını sormak, davacının MERNİS ikamet adresini gösteren kayıtları ve 2013 yılında yurda giriş çıkış kayıtlarını getirtmek ve sonucuna göre davacının yurda kesin dönüş koşulunu yerine getirip getirmedini belirleyerek yaşlılık aylığı istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda yer alan maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.