Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/10125 E. 2014/21465 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10125
KARAR NO : 2014/21465
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2012/1182-2013/290

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işyeri nezdinde geçen 2000 Ekim – 2003 Haziran arası Kurum’a bildirilmemiş hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hizmet tesbit talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile, davacının 01.02.2001-16.06.2003 tarihleri arasında davalı iş verenlikte, 855 gün asgari ücretle çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dava ehliyeti, gerçek ve tüzel kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci veya vekil aracılığı ile bir davayı takip etme ve usuli işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti dava şartlarından olup davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Fesih ve tasfiye işlemi, bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eder. Tüzel kişiliğini kaybeden limited şirketlere davada husumet tevcih edilebilmesi için şirketin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın limited şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Sicili’ne husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HMK’nın 52. ve 54. maddeleri hükümleri uyarınca uygun bir önel verilmelidir. Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme olanağı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Dairemizin 13/01/2014 tarih 2013/16416 Esas ve 2014/82 Karar sayılı kararı ile “gerekçeli kararın Davalı D. Eğitim Hizmetleri Çocuk İhtiyaçları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekillerine yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verildiği, geri çevirme kararından sonra Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınan 18/04/2014 tarihli yazı ile davalı D. Eğitim Hizmetleri ve Çocuk İhtiyaçları Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin 10/01/2011 tarihi itibariyle tasfiyeye girdiği, tasfiye memurluğu görevine N. Ç.’in atandığı, 27/01/2012 tarihi itibariyle tasfiye kapanışının yapıldığı, şirketin sicil kaydının 30/01/2012 tarihi itibariyle tescil edilerek silindiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı D. Eğitim Hizmetleri ve Çocuk İhtiyaçları Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin tümüyle ortadan kalktığının anlaşılmasına göre, açılan davada pasif husumetin kendisine yöneltilebilmesi için yukarıda açıklandığı üzere yeniden şirketin ihyasının sağlanması hususunda davacıya önel verilerek neticesine göre karar verilmesi yerine, tüzel kişiliği sonlanmış D.Eğitim Hizmetleri ve Çocuk İhtiyaçları Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan bu davada yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde aleyhine hüküm kurulması hatalıdır.
Yapılacak iş, davalı limited şirket ile ilgili olarak ihya yapması için davacıya süre vermek, taraf teşkilini sağlamak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.