YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9735
KARAR NO : 2014/9758
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2012/101-2013/181
Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin 125.946,76.-TL tutarında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacıya davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin 125.946,76 TL tutarından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; borçlu şirketin 02/06/2006 tarihinde tescil edildiği, davacının ilk yönetim kurulu üyelerinden olduğu, davacının 18/10/2006 tarihli kararla yönetim kurulu başkan vekili olarak seçildiği ve yönetim kurulu üyeliğinin 26/07/2007 tarihinde sona erdiği, ancak temsil ve ilzama yetkili üye olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Anonim şirketlerde; 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesi ve 5510 sayılı Yasanın 88/20. maddeleri irdelenmelidir. 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesi hükmüne göre tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan bir kişinin – primlerin ödenmesinden işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olabilmesi için, primlerin tahakkuk ve ödemesinde yetkili üst düzey yöneticisi olması zorunludur. Öte yandan, Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesi uyarınca bir anonim şirketin temsil ve yönetimi aynı zamanda karar organı olarak yetkili yönetim kurulunca yerine getirilmektedir. Her iki hüküm birlikte değerlendirilmesi durumunda bu anonim şirket yönünden primlerin ödenmesinde, sorumlu üst düzey yöneticiden söz edebilmek için bu kimsenin yönetim kurulunda başkan veya başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya imza yetkisine sahip üye olması veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan görevli olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin, idari ve mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan karar organında yer almayan kişilerin işverenle müşterek sorumluluğu düşünülemez. Şirkette görevli bir kimsenin belli konularda imza sahibi olması da bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz.
01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 88/20 maddesi ise, Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı hükmünü düzenlemiş olup, 506 sayılı Yasanın 80/13. maddesinde belirtilen şekilde yetkilere sahip olma şartını kaldırmıştır.
Somut olayda, davacının imza yetkisine sahip üye veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan temsil ve ilzama yetkili bir kişi olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme sonucu verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.