Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/8807 E. 2014/8589 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8807
KARAR NO : 2014/8589
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Düzce İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2008/176-2013/122

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum ve Ç.. T.. vekillerince ile Dahili Davalılardan İ.. B.. vekili ile M.. O.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle karar başlığında, davalı işverenlerden ” Ç. Akaryakıt Turizm Tic. Ltd. Şti ” olan ünvanının ” Ç.. T..” şeklinde yazılmasının maddi hataya dayalı olduğu ve HUMK’nun 459. maddesi gereğince talep halinde mahkemece her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğu anlaşılmasına göre, davacı ile davalılar Ç. Akaryakıt Turizm Tic. Ltd. Şti., İ. B., M.. O.. ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; davacının 01.06.1987 – 30.09.2000 tarihleri arasında davalı işverenlere ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, 01.06.1987 – 31.12.1993 tarihleri arasındaki çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile, hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu gidilmiştir.
Uyuşmazlık; davada bir kısım çalışmalar yönünden hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve hüküm altına alınan şekilde çalışmaların ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.06.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 01.06.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının çalışmalarının geçtiği .. sicil numaralı davalı işyerinin 01.02.1986 tarihinde Y. Ç. ve Oğulları adına tescil edildiği, bu işyerinin 12.04.1989 tarihinde H. G. ve Oğullarına, 12.06.1989 tarihinde İ.B.’e, 06.04.1993 tarihinde de M.. O..’a devredildiği, ihtilaflı dönemde 01.07.1990 tarihinde .. sicil numaralı İ. B. – Ç.. T.., 06.04.1993 tarihinde .. sicil numaralı Ç. Restaurant – M.. O.., 01.01.1994 tarihinde .. sicil numaralı B.. Ç.., 01.06.1996 tarihinde, .. sicil numaralı Ç.Akaryakıt Turizm Tic. Ltd. Şti, 01.09.1996 tarihinde.. sicil numaralı Işık inş. Ltd. Şti., 01.11.1996 tarihinde .. sicil numaralı Ç. Akaryakıt Turizm Tic. Ltd. Şti., 01.04.2000 tarihinde .. sicil numaralı S. Pet. Ür. Ltd. Şti. işyerlerinden davacı adına işe giriş bildirgelerinin verildiği ve bu giriş bildirgelerine istinaden kesintili şekilde çalışmaların bildirildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; tanık beyanlarının çelişkili olduğu, davacının çalışmalarının kesintisiz olduğu iddia edilmesine rağmen, davacı adına işe giriş bildirgesinin verildiği ve çalışmaların bildirildiği 01.07.1990 tarihinden önceki çalışmalar yönünden hak düşümü süresinin dolduğunun belirtildiği, gerekçede davacının 31.12.1993 tarihinden önceki çalışmaları yönünden hak düşümü süresinin geçtiği belirtilmesine rağmen, buna aykırı olarak 01.07.1990 tarihinden itibaren olan çalışmaların hüküm altına alındığı görülmüştür.
Yapılacak iş; çalışmanın kesintisiz olduğu iddiası karşısında hak düşümünün sözkonusu olmayacağını gözönünde tutarak, her bir işyerinin ihtilaflı döneme ilişkin tüm dönem bordrolarını getirmek ve bu bordrolarda ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, kapsamlı araştırma yapılmak suretiyle, ihtilaf konusu dönemdeki çevre sakinleri, civar yerleşim yerlerinde uzun yıllar oturan komşu ya da yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan mahalle muhtarı veya azaları re’sen tespit edip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan Ç.. T.. ile dahili davalılardan İ.. B.. ve M.. O..’a iadesine, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.