YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8619
KARAR NO : 2014/9298
KARAR TARİHİ : 29.04.2014
MAHKEMESİ : Tefenni Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2012
NUMARASI : 2011/74-2012/119
Davacı, zuhulen ödenen yaşlılık aylığın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacı Kurum’un aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı Kurum, davalı R.. Ö..’ün yurda kesin dönüş yapmak şartını yerine getirmediği halde kendisine, 22.02.2000 – 22.06.2009 tarihleri arasında 47.340,31 TL tutarında yaşlılık aylığının fuzûlen ödediğinden bahisle bu miktarda alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle dava reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı Kurum tarafından davalıya gönderilen 16.06.2010 tarihli yazı ile; 01.08.1998 tarihinde başlayan yaşlılık aylığının, emeklilik talebinde bulunduğu tarihte ve sonrasında yurda kesin dönüş yapılmadığı ve halen yurtdışından işsizlik ve hastalık yardımı almaya devam ettiği gerekçesi ile iptal edildiğini, 22.02.2000 – 22.04.2010 tarihleri arasında 53.835,84 TL yersiz ödeme çıkarıldığını bildirdiği, davalının 06.05.1998 tarihli dilekçesi ile davacı Kurum’a; Avusturya’daki işyerinden 27.03.1998 tarihinde ayrıldığını ve 18.04.1998 tarihinde yurda kesin dönüş yaptığını beyan ederek 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanma talebinde bulunduğu, davacı Kurum’un talebi kabul ettiği, davalının 17.08.1973 – 18.04.1998 tarihleri arasındaki 8.881 günü 27.05.1998 tarihinde defaten ödediği, 28.05.1998 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu ve davalıya 01.06.1998 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa’nın 60/A-C maddesi gereğince aylık bağlandığı, davacı Kurum tarafından Avusturya’dan istenilen sigortalılık belgelerine göre davalının; 1999/2,3. aylarda, 1999/11-2000/1. ay arası, 2000/11-12. aylarda işsizlik yardımı, 2001/1. ayda hastalık yardımı, 2002/12-2003/3. ay arası, 2004/10. ay, 2004/11 – 2005/2 arası, 2006/12-2007/1 arası işsizlik, 2007/2. ayda hastalık, 2009/6. ayda da işsizlik yardımı aldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 3201 sayılı Yasa’nın 6.maddesidir. Madde de aylık bağlanma koşulu olarak yurda kesin dönüş yapılması esas alınmıştır. Ne varki, 3201 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurtdışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ay başından itibaren aylıklarının kesileceği 6/B maddesinin açık hükmü gereğidir.
Yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E., 857 K. sayılı ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E., 300 K. sayılı ve daha sonra aynı doğrultudaki kararlar). Öte yandan, davacı işçinin, çalıştığı ülkeden işsizlik yardımı, hastalık, geçici işgöremezlik vs. gibi yardımlar alması halinde sigortalının kesin dönüş yapmadığı Yargıtay kararları ile de kabul edilmektedir.
Somut olayda; davacının yurda kesin dönüş yaptığını beyan ettiği ve davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı tarihte davacının yurda kesin dönüş yapmadığı ve bu itibarla davalı Kurum’un talebinin yerinde olduğu anlaşılmış, ancak; mahkemece, davacı Kurum tarafından talep edilen alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümleri dolayısıyla zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın redddine karar verilmişse de davacı Kurum’un talep ettiği alacak yönünden sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı, somut olayda 5510 sayılı Yasa’nın 96. maddesinin uygulanması gerektiği göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 29/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.