Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/8487 E. 2014/7993 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8487
KARAR NO : 2014/7993
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2013
NUMARASI : 2012/447-2013/128

Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emri ve takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, davalı Kurum tarafından 2012/28966 numaralı dosya ile açılan takibin ve gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı hakkında davalı Kurum tarafından yapılmış ödeme emri tebligatı bulunmadığından dava açmakta hukuki yararı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 2012/28966 numaralı ödeme emrinin 18.07.2012 tarihinde düzenlendiği, 2003/8 – 2007/2. aylar arası prim borcuna ilişkin ve asıl alacağın 70.522,62 TL olduğu, ödeme emrinin G. Menşucat San. Ve Tic. AŞ adına düzenlendiği, ancak ödeme emrinin sağ tarafına el ile “ A.B. Yönetim Kurulu Başkan vekili” ve “ Ö.. B.. Yönetim Kurulu üyesi ” yazıldığı, tebligat parçasının üzerinde ise “ A.B.” yazdığı, 31.07.2012 tarihinde davalı işçisine tebliğ edildiği, davacının adının yazdığı tebligatın 01.08.2012 tarihinde iade edildiği, şirketin 15.08.2002 tarihinde tescil edildiği, 14.08.2002 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacının 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi seçildiği, Adana 1. ASTM’nin 08.06.2011 tarihli kararı ile 08.06.2011 tarihinde saat 10:45 itibari ile şirketin iflasına karar verildiği, 16.12.2002 tarihinde tescil edilen 22.11.2002 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacıya birinci dereceden A grubu imza yetkisi verildiği, aynı şekilde 07.09.2004 tarihinde tescil edilen 05.07.2004 tarihli karar ile de davacıya birinci dereceden A grubu imza yetkisi verildiği, yine 11.07.2005 tarihinde tescil edilen 05.0.2005 tarihli karar ile davacıya birinci dereceden A grubu imza yetkisi verildiği, ayrıca davacının 23.09.2005 tarihinde tescil edilen 08.09.2005 tarihli karar ile 3 yıllığına yönetim kurulu üyesi seçildiği, yine davacının 09.09.2005 tarihli karar ile birinci dereceden A grubu imza yetkisi verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar” hükmü öngörülmüştür. Anılan madde hükmüne göre, tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan bir kişinin primlerin ödenmesinden işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olabilmesi için; primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili, üst düzey yöneticisi olması zorunludur.
01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde ise; davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava koşulu olarak belirtilmiş, kanun koyucu tarafından kabul edilen madde gerekçesinde; burada sözü edilen hukuki yarardan amacın, davacının subjektif hakkına hukuki korunma sağlanması konusunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması olduğu, başka bir anlatımla, hakkına kavuşmak için, hali hazırda mahkeme kararına gereksinim duyan bir konumda yer alan davacının hukuki yararının bulunduğu açıklanmıştır.
Somut olayda; davacıya ödeme emri tebliğ edilemese de davacı adına düzenlenmiş ödeme emri bulunduğu, davacının söz konusu ödeme emri gereğince icra tehdidi altında olduğu ve davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.