YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8270
KARAR NO : 2014/9856
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2012
NUMARASI : 2008/264-2012/797
Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Davacı vekilinin yüzüne karşı verilen 29.05.2012 tarihli hüküm İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Bunun yanında tefhim olunan hüküm 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığı takdirde Yasada öngörülen ve tefhimden başlayan 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez.
Somut olayda tefhim edilen kısmen kabul kararında bakiye harç, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümler yer almadığından, davacı vekilinin temyize başvurma süresinin gerekçeli karar tebliğ tarihinden başlayacağı kuşkusuzdur.
O halde mahkemenin davacı vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin 25.03.2013 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
2-Dava, 6183 sayılı Kanun’un 79.maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirilerinden doğan borcun takibi maksadıyla gönderilen 3 adet ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı Kurum’un dava dışı Ç. Özel Güvenlik San. ve Tic. Ltd Şti ‘nin 2007/1-10. ayları arasındaki prim, damga vergisi, işssizlik sigortası prim borçlarından doğan alacağı 20.02.2008 tarih ve 16545 sayılı haciz ihbarnamesi ile talep ettiği, bu haciz bildirim belgesinin davacıya 21.02.2008 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça haciz bildirim belgesine karşılık 7 günlük itiraz süresi kaçırıldığından Kurum tarafından davacıya 2007/20040,20041,20042 sayılı 3 adet ödeme emrinin 09.05.2008 tarihinde edildiği, davacının asıl borçlu olan güvenlik şirketine borçlu olmadığı gerekçesi ile bu davayı açtığı, davacının asıl borçlu olan güvenlik şirketi ile 01.07.2006 tarihinde 1 yıllığına “güvenlik hizmet sözleşmesi” imzaladığı ve davacının güvenlik hizmet bedeli açıklamalı 2007/8-12 .ayları ile 2008/1-3.ayları arasını kapsar güvenlik şirketine ödediği faturaları ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Yasanın 79/3. maddesine göre, “Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.” Aynı maddenin 4. fıkrasına göre ise, “Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10.uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.” düzenlemesi ile davalı Kurum borçlularının, davacı gibi üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarının haczedilmesi usulü gösterilmiştir.
6183 sayılı Yasanın 22.maddesinde “Amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmiyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; 3.kişi konumunda olan davacı ile asıl borçlu olan güvenlik şirketi arasındaki sözleşmenin ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği tarih(09.05.2008) itibariyle devam edip etmediği araştırılarak, bu tarihten sonra güvenlik şirketine davacı tarafça yapılmış ödemenin bulunup bulunmadığı, eski borçlar için de olsa ödeme yapılıp yapılmadığı, sözleşmeden dolayı güvenlik şirketinin davacı yönetiminden alacağının olup olmadığı da araştırılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.