Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/8133 E. 2013/15896 K. 16.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8133
KARAR NO : 2013/15896
KARAR TARİHİ : 16.09.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekilleri tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 29.08.2010 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davaya konu zararlandırıcı olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, işbu dosyada iş güvenlik uzmanlarından alınan ayrı bir kusur raporu olmadığı,Mahkemenin olaya dair ceza yargılaması sırasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporu ile yetinerek neticeye gittiği, bu raporda ise anılan kazadaki tüm kusurun dava dışı … de olduğunun açıklandığı, …’in davalı şirket çalışanı olup zararlandırıcı sigorta olayının davalı şirkete ait inşaattaki çalışmadan dönüldüğü sırada meydana geldiği, sigortalı Süleyman’ın hak sahipleri olarak aynı davacıların aynı davalı aleyhine öncesinde manevi tazminat davası açtıkları ve bu davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, meydana gelen kazada eylem ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının davalı işverenin diğer işçilerinden …’in tam kusuru eylemi ile kesilmiş olduğundan dolayı maddi tazminat davasının reddi sonucuna varılmış ise de Mahkemenin bu kabulünün hatalı olduğu ortadadır.
Zira Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde de adam çalıştıranın sorumluluğu düzenlenmiştir. İstihdam edenin sorumluluğu kusura dayalı bir sorumluluk olmayıp yanında çalıştırdığı kişinin zarar doğurucu eylemlerinden işverenin sorumlu olacağı bu madde düzenlemesine göre ortada olan bir durumdur.

Bunun yanında İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle, incelenmesi, işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Bu açıklamalardan olarak somut olayda, ceza yargılaması esnasında düzenlenen ATK Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporu hükme esas alınacak nitelikte bir rapor değildir ve Mahkemece tek başına yetersiz olan bu bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır. Kaldı ki anılan kazada tüm kusurun dava dışı istihdam … de olduğunun anlaşılması halinde bile davalı işveren şirketin, çalışanı olan bu kişinin(…’in) kusurundan ötürü sorumluluğunun bulunacağı hususunun göz ardı edilerek hatalı değerlendirme ile davanın reddi karar verilmesi de ayrıca doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; öncelikle makina münendisi ve trafik -iş güvenlik uzmanı bilirkişilerden olacak şekilde yine iş güvenliği konularında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine dosyayı tevdi ederek bilirkişilere olayı yeniden inceletmek, akabinde ortaya çıkacak duruma göre davalı şirketin kendi çalıştırdığı işçisinin kusurlu eylemlerinde de sorumlu olacağını göz önünde tutarak tüm delilleri birlikte değerlendirip sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 16/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.