Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7694 E. 2014/11347 K. 27.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7694
KARAR NO : 2014/11347
KARAR TARİHİ : 27.05.2014

MAHKEMESİ : Mersin 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2012
NUMARASI : 2012/181-2012/53

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin ve doğum borçlanmasının geçerli olduğunun tespitine, Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının doğum borçlanması talebini reddeden Kurum işleminin iptali ile yurtdışındaki sigortalılık başlangıç tarihi olan 1982 yılının Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının doğum borçlanması yapamayacağına ilişkin 01/12/2011 gün 20679962 sayılı kurum işleminin iptaline, borçlanma tarihinin ,sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine ilişkin talep iptal kararının sonucuna bağlı olduğundan bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 27/12/1993 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının bulunduğu, 30/12/1985, 02/02/1987 ve 01/07/1991 tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sonucu çocuklarının yaşadığı, 02/11/2010 tarihinde doğum borçlanması talebinde bulunduğu ve davalı Kurumca ,doğum tarihinden önce 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında tescili bulunmadığından talebinin reddedildiğini , mahkemece davacının İsviçre’de geçen çalışmalarının fiili çalışmaya dayanıp dayanmadığı hususunda araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanun’un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
3201 sayılı Kanun’un 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinin son fıkrasında “Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” hükmü bulunmakta ise de Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi zorunlu değildir.
Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde ülkemizde çalışan sigortalılar ile aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa’da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 sayılı Kanun’ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa’nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun, “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı, 41/1-a maddesinde; “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri,… kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır…” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının yurtdışında fiili çalışması olup olmadığı Kurumdan sorulmadan , borçlanma tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine ilişkin talep iptal kararının sonucuna bağlı olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ve davacının sigortalılık başlangıcının tespiti talebi hakkında karar verilmeden doğum borçlanmasına ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş, davacının borçlanmaya esas olmak üzere yurtdışında hangi tarihte fiilen çalışmaya başladığını Kurumdan sormak, ilgili ülke sosyal güvenlik kurumundan alınan ve davacının yurtdışı çalışmalarını gösteren belgeler ile Türkçe tercümelerini getirtmek, davacının yurtdışında fiili çalışma tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulüne karar vermek ve sonucuna göre davacının doğum tarihleri de dikkate alınarak doğum borçlanması hakkında karar vermekten ibarettir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.