Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7448 E. 2014/7976 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7448
KARAR NO : 2014/7976
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Keşan 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2010/410-2012/342

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının davalıya ait işyerinde 13.09.1999 – 15.04.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı doktor yanında sekreter olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işverence düzenlenen işe giriş bildirgesi bulunmadığı, ancak davacının davalı yanında 15.04.2005 – 31.08.2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarının davalı Kurum’a bildirildiği, davalıya ait işyerinin 15.04.2005 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı ve bu tarihten sonrasına ait dönem bordrolarının dosyada mevcut olduğu anlaşılmaktadır
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; yetersiz tanık beyanları ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının, talep ettiği dönemin başında 16 yaşında olduğu anlaşıldığından, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davacının talep ettiği dönemde öğrenci olup olmadığını araştırmak, davalı doktorun muayenehanesinin vergiye kayıt olduğu tarihi ve ruhsat tarihini araştırmak, zabıtadan; özellikle ilçede bulunan eczaneler ile davalının muayenehanesinin bulunduğu civardaki esnaftan ve bina komşuları arasından, dinlenilen kişilerden başkaca komşu işyeri tanığı tespit edilmesini istemek ve bu kişileri dinlemek, böylece davacının çalışmalarını tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirleyerek, 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesi hükmü gereğince davacının 18 yaşını doldurduğu tarihi de dikkate alarak sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan R.. T..’a iadesine
15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.