Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7429 E. 2014/7219 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7429
KARAR NO : 2014/7219
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : Konya 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2012/263-2013/74

Davacı, 3201 sayılı Yasa’ya göre yapmış olduğu yurtdışı borçlanmasının geçerli olduğunun ve talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, yapmış olduğu yurtdışı borçlanmasının geçerli olduğunun ve tahsis talep tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 3201 sayılı yasa hükümlerine göre davacının toplam 5400 gün olan yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerli olduğunun tespitine, davacının geçerli sayılan yurt dışı borçlanma hizmet süresi ve müracaat tarihindeki yaşına göre bilirkişi raporunda açıklandığı üzere müracaat tarihi itibari ile 5000 gün prim ödeme şartını yerine getirmiş olan davacının 4447 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 60/A-a maddesi gereğince 01.02.2010 tahsis talep tarihini takip eden 01.03.2010 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının tahsis talebinin davalı Kurum tarafından, 5510 sayılı Yasa’nın 76. maddesine göre davacının, 01.03.1973 – 30.09.1973 tarihleri arasında Türkiye’de 5434 sayılı Yasa kapsamında hizmetlerinin bulunması sebebiyle, son defa tabi olduğu Kurum’a borçlanma yapması gerektiğinden borçlanmasının geçersiz olduğunu belirtilerek reddedildiği, davacının 24.10.1973 – 31.12.2004 tarihleri arasında yurtdışında çalışması bulunduğu, davacıya 01.01.2005 tarihinden itibaren yurtdışı emekli yalığı bağlandığı, davacının 18.12.2006 tarihli dilekçesi ile 31.12.1989 – 31.12.2004 tarihleri arasındaki süre için borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurum tarafından borçlanma talebinin kabul edildiği ve davacının çıkarılan borcu 19.01.2010 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.
3201 Sayılı Kanunun 3. maddesinde yurtdışı borçlanma hakkının kullanılması bakımından başvurulacak kuruluşlar gösterilmiştir.
3201 Sayılı Kanunun 29.07.2003 tarih ve 4958 Sayılı Kanunun 56.maddesiyle değişik “Başvurulacak kuruluşlar” başlıklı 3.maddesi;
“1)Halen yurt dışında bulunanlar;
a)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Ev kadınları Bağ-Kur’a,
Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
2)Türkiye’ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler;
a)Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
d)Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,
e)Ev kadınları Bağ-Kur’a,
Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
3)Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacının Türkiye’de son defa 5434 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu anlaşıldığından, borçlanmasının bu Yasa hükümlerine göre olacağı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.