Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7368 E. 2014/7452 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7368
KARAR NO : 2014/7452
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Dinar Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2012
NUMARASI : 2010/317-2012/110

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Yerel Mahkeme, davacı vekiline tefhim edilen kararı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre 8 günlük sürede temyiz etmediği gerekçesiyle HUMK’unun 432.maddesinin 4.fıkrası uyarınca 19.11.2012 tarihli Ek Kararı ile temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili, 15.01.2013 tarihinde tebliğ edilen temyiz talebinin reddine dair ek kararı, 18.01.2013 tarihinde süresinde temyiz etmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, karar davacı vekiline 19.04.2012 tarihinde tefhim edilmiş, davacı vekilinin ise Afyonkarahisar İş Mahkemesi kanalı ile gönderdiği dilekçe ile kararı 26.04.2012 tarihinde temyiz ettiği ve ekinde harç sureti bulunduğu anlaşılmakla, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşılmış olup Yasa’da öngörülen 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinin kabulü doğru değildir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 19.11.2012 tarihli ek kararının bozularak kaldırılması ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
2- Dava; davacının, davalı işverene ait işyerinde geçen ve Kurumca iptal edilen, 21.2.2007 – 30.11.2007 tarihleri arasındaki sigortalı çalışmalarının tespiti ile Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de eksik inceleme neticesinde varılan sonuç hatalı olmuştur.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1.7.2009 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ancak davacının davalı işyerinde geçen çalışmaları hususunda yapılan incelemeler nedeni ile askıya alındığı, davacı adına davalı işyerinden verilmiş 21.2.2007 tarihli işe giriş bildirgesinin olduğu, davacının 3.2.1976 tarihinden 29.6.2009 tarihine kadar muhtelif işyerlerinden bildirilmiş toplam 1039 gün 506 sayılı Kanun kapsamında çalışmalarının bulunduğu, davacı, bordro tanıklarından R.. T.. ve davalı işyeri yöneticilerinin de içinde bulunduğu toplam 157 sanık hakkında; çalışmadıkları halde çalışmış gibi göstermek suretiyle sigortalı hak ve menfaatlerinden yararlanmalarının yasal zemininin oluşturulması nedeniyle resmi evrakta sahtecilik suçundan dolayı ceza soruşturması yapıldığı, davacının Kurum müfettişlerine verdiği beyanların çalışma olgusu ile çeliştiği, 7.3.2008 tarih 19/KD.14 rapor, 2007/107 iş numaralı müfettiş raporunda; “çalışan olarak gösterilen bazı kimselerin beyanlarında; davalı işyerinde çalışmadıklarını, davalı işyeri muhasebecisi Mevlüt Yılmaz’a para verdiklerini, Mevlüt Yılmaz’ın da kendilerini sigortalı olarak gösterdiğini beyan ettikleri, işyerinde fiilen çalışan kişiden daha çok paketlemeci olduğu, davacının da aralarında bulunduğu bir grup kişinin davalı işyerinde çalışması olmadığı halde 506 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca bildiriminin yapıldığı, primlerinin ödenmediğinin” belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının, davalı işyerinde fiili çalışması olmadığı halde, varmış gibi Kuruma bildirimde bulunulduğu ve davacının bu suretle eksik günlerinin tamamlanarak yaşlılık aylığı almasını sağladığı iddiasıyla ilgili olarak davalı işyeri yöneticileri ve davacı hakkında ceza soruşturması yapılması karşısında; soruşturmanın tamamlanmasını beklemek ve delilleri bu kapsamda değerlendirerek karar vermek gerekirken, ceza soruşturmasının sonucu beklenmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
10.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.