Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7196 E. 2014/8177 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7196
KARAR NO : 2014/8177
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2013
NUMARASI : 2006/306-2013/22

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işyerinde 01.02.2000-01.02.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olaya gelince; davalı işyerinin kapsamda olup olmadığının sorulmadığı, işyeri dosyasının getirtilmediği, kapsamda olduğu tarihin tespiti istenen tarih ile uyuşmaması ihtimaline karşı işyerinin vergi kaydının, oda ve ticaret sicil kayıtlarının getirtilmediği ve faal olduğu tarihlerin emniyetçe araştırılmasının yaptırılmadığı, işyeri dönem bordrolarının getirtilmediği, bordro tanıklarının ve komşu işyeri tanıklarının belirlenmediği, mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Dinlenen davacı ve davalı tanıklarının beyanlarındaki çelişkinin giderilmediği, bodro tanıklarından sadece birinin davalı tanığı olarak dinlendiği, tüm davalı süredeki bodro tanıklarının tespit edilip dinlenmediği, komşu işyeri tanıklarının araştırılıp dinlenmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalı işyeri ile ve davacının çalışmaları ile doğal olarak ilgili olduğu dosya kapsamından anlaşılan A.Holistein Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Birliği ve A. Süt Toplama Birliğinin dönem bordrolarının getirtilerek bodro tanıklarının dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, sigortalı işe giriş bildirgesinde yer alan sigorta sicil numarası, işveren ünvanı ve işyeri adresi eksiksiz yazılmak suretiyle davalı işyerinin sicil dosyasını, davalı işyeri kayıtlarını, ve dönem bordrolarını eksiksiz bir biçimde Kurumdan getirtmek, işyerinin 506 sayılı Yasanın kapsamında olup olmadığını belirlemek, sigortalı sicil dosyasına işyeri sicil numarasının yanlış yazılması ihtimali nedeniyle gerek görülürse belritilen adreste Kurum görevlileri eliyle araştırma yapılarak gerçek işyeri ünvanı ve sicil numarasının araştırılmasını istemek, davalı işveren ünvanı ve işyeri adresi eksiksiz yazılarak Vergi Dairesi Müdürlüğünden bu işyerinin kime ait olduğunu ve hangi tarihler arasında faal olduğunu sormak, işyerinin oda kaydının ve ticaret sicili kayıtlarını getirtmek ve yine gerek görülürse mahallinde araştırma yapılarak gerçek işyeri ünvanı ve sicil numarasının belirlenmesini istemek, dönem bordrolarının verildiği belirlenir ise öncelikle bordro tanıklarını dinlemek, uyuşmazlık dönemine ait dönem bordrolarında çalışmaları bulunanlar içerisinden resen belirlenecek bordro tanıklarının bulunmaması veya beyanlarının yetersiz olması durumunda davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırma genişletilip bu dönemlerde davacının çalışması ile ilgisi bulunan A.Holistein Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Birliği, A. Süt Toplama Birliği ve komşu işyeri işverenleri ve bu işverenler tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler, yakın çevrede ikamet eden kimseler zabıta marifetiyle ve Kurum kayıtları ile belirlenip beyanlarına başvurularak, çalışma tespit edildiği taktirde çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı, çalışmanın tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı olduğunu araştırmak, yöntemince beyanlarını almak, davacının sigortalı sicil numarasının Kurumun hangi ünitesinden verildiğini ve hangi yılın serilerinden olduğunu sormak, davacının sigortalı sicil dosyasını eksiksiz bir biçimde getirtmek ve böylece davacının çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtlandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 17/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.