Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/7168 E. 2014/8314 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7168
KARAR NO : 2014/8314
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Trabzon 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2012/246-2012/947

Davacı, prim ve ferilerinden dolayı davalı Kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacı Mepaş mefruşat AŞ’de şeklen ortak olduğunu, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığını, şirketin kamu alacaklarından murahhas müdürün sorumlu olması gerektiğini iddia ederek, davalı Kurumca kendisine karşı yapılan takiplerde 2008 yılı 2,3,4,5, ve 7.aylarına ilişkin prim ve ferileri borçlarından dolayı kuruma karşı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davacının M Mefruşat Üretim Pazarlama A.Ş.’nin 2008/2, 3, 4, 5, ve 7. dönemlerine ait prim aslı, işsizlik sigortası primi, damga vergisi ve gecikme zamlarından kaynaklanan borçlarının tahakkuk ettiği dönemde şirket yönetim kurulu üyesi olmadığı dolayısıyla bu dönem borçlarından dolayı sorumlu tutulmasının hukuki ve fiili imkan dahilinde olmadığı, ayrıca diğer dönem borçları yönünden asıl borçlu M Mefruşat Üretim Pazarlama A.Ş.’nden kısmen ya da tamamen tahsil olanağının kalıp kalmadığı hususunun davalı kurumca ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile; davacı A.. K..’un davalı kurum nezdinde bulunan 2008/11955 – 11956 – 11957 – 19169 – 19170 – 19171, 2009/10559 – 10560 – 10561, 2010/14066 – 14067 takip nolu dosyalarına konu M Mefruşat Üretim Pazarlama Anonim Şirketinin prim ve ferilerine ilişkin borçları nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 18.8.2008 tarihinde yapılan ve 27.8.2008 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan olağan genel kurul kararına göre , davadışı Mustafa Yaralı’nın münferiden yetkili yönetim kurulu başkanlığına, davadışı Şermin Yaralı ve davacının 3 yıllığına yönetim kurulu üyeliğine seçildikleri ve davacının yönetim kurulu üyeliğinin halen devam ettiği,davacı aleyhine girişilen 2008/11955,11956-11957 ve 2009/010559 sayılı takiplerden davacı adına çıkarılan ödeme emrinin davacıya usulüne uygun tebliğine dair tebligat evrakının bulunmadığı anlaşılmaktadır .
Anonim şirketlerde Yönetim Kurulu üyelerinin kuruma karşı prim borçlarından sorumluluğu hususunu 5510 sayılı Yasanın Yürürlüğe girmesinden önceki ve sonraki dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirmek gerekecektir.
01.10.2008 tarihinden önce tahakkuk eden prim borçları nedeniyle davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/11. maddesinde; “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar” hükmü öngörülmüştür. Anılan madde hükmüne göre, tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan bir kişinin primlerin ödenmesinden işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olabilmesi için; primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili, üst düzey yöneticisi olması zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesi uyarınca; bir anonim şirketin idare ve yönetimi aynı zamanda karar organı olarak, yetkili idare meclisince yerine getirilmektedir. Her iki hükmün birlikte değerlendirilmesi durumunda; anonim şirket yönünden primlerin ödenmesinde, sorumlu üst düzey yöneticiden söz edebilmek için bu kimsenin yönetim kurulunda başkan veya başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya imza yetkisine sahip üye olması veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan görevli olması gerekir. Bunun dışında kalan ve şirketin idare veya mali işlerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan, karar organında yer almayan kişilerin işveren ile birlikte müşterek sorumluluğu düşünülemez. Şirkette görevli bir kimsenin belli konularda imza sahibi olması da bu zorunluluğu ortadan kaldırmaz.
506 sayılı Kanun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, 01.10.2008 tarihinden sonra tahakkuk eden prim borçları hakkında 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile tüzel kişiliği haiz bir özel kuruluşta görev yapan yönetim kurulu üyelerinin primlerin ödenmesinden işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları açıkça belirtilmiştir.
Müteselsil borçlulukta alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını karşısındaki borçlulardan dilediği birinden isteyebilmek imkânına sahip bulunduğu gibi, borçlular da alacaklıya karşı borç sona erinceye kadar hep birlikte sorumlu olmakta devam ederler. Borçlulardan birinin borç ödemeden aciz haline düşmesinin veya iflas etmesinin alacaklı için her hangi bir tehlikesi yoktur; zira diğer borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmek yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Müteselsil borçluluk alacaklıya, borçluların içinden ödeme gücü en yüksek olanı seçerek edimin tamamını ondan isteyebilme yetkisini tanır.
Yapılacak iş; 2008/11955,11956-11957 ve 2009/010559 sayılı takiplerden davacı adına çıkarılan ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun tebliğine dair tebligat evraklarının dosya kapsamına alınarak, davanın süresinde açılıp açılmadığını belirlemek, dava süresinde ise davacının, 18.08.2008 tarihinden başlayıp devam eden yönetim kurulu üyeliği de dikkate alınarak Kuruma karşı prim aslı, işsizlik sigortası primi, damga vergisi ve gecikme zamlarından kaynaklanan borçlardan sorumlu olduğu gözetilerek karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.