Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/6827 E. 2014/7495 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6827
KARAR NO : 2014/7495
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2009/760-2013/127

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Bahar Kılınç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

Dava, davacının davalı sitede 11.7.1998 ile 17.06.2009 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı işveren nezdinde 19.1.2006 ile 17.6.2009 tarihleri arasında çalıştığına karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun’un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında
tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa’nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510- 527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki-kayıt ve belgelerden, davalı sitenin kanun kapsamında bulunmadığı, davacı adına davalı . işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet bildiriminde bulunulmadığı, ancak davalı siteyi yapan S.S. Boğazköy Konut Y. Koop.’i tarafından 1.7.1998 tarihinden 1.1.2006 tarihine kadar davacı adına kesintisiz bildirimde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece talep edilen döneme ilişkin davalı işyeri kanun kapsamında bulunmadığı için bordro tanığı bulanamayacağından komşu işyeri tanığı bulunup bulunmadığı araştırılmadan bulunuyorsa bu tanıkların da beyanları alınmadan, davalı işyerinin site olması nedeniyle site karar defteri ve ödemelere dair belgelir incelenmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak İş; öncelikle davalı işyerinin 248 konut bulunan site olması nedeniyle site yönetiminin ne zaman oluştuğunu tespit ederek ancak site yönetimi oluştuktan sonra davalı işyerine husumet düşeceğini göz önünde bulundurarak ve site yönetiminin kayıtlarını getirtip talep edilen döneme ilişkin davacı adına ücret ödemelerini incelemek, davalı işyerini resmi bir Kurum gibi kabul ederek ancak ücret ödemesi veya siteye dair davacının hizmetine ilişkin belgelerin bulunması halinde ayrıca talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanları zabıta marifetiyle veya Kurum’dan sorulup belirlenerek komşu işyeri tanıklarının da beyanları alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun ve davalı işverenin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan D.. Y..’ne iadesine, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.