Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/6607 E. 2014/6502 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6607
KARAR NO : 2014/6502
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/02/2013
NUMARASI : 2011/13-2013/87

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, işe giriş tarihinin 01/10/1977 olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M.K.tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01.10.1977 tarihinden itibaren 90 gün davalı işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Hizmet tespitine ilişkin davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Somut olayda; dava dilekçesinde davalı olarak sadece Kurumun gösterildiği, davacı vekilinin 31.01.2011 tarihli dilekçesi ile, işveren olarak A. . ve B.D. – Ş. Mobilya Fabrikası ünvanlı işyerini davaya dahil ettiği, davacının çalışmalarının geçtiği adi ortaklık şeklindeki işyerinin sahiplerinin ayrı ayrı tespit edilerek davaya dahil edilmediği, 2286 sicil numaralı Şık Mobilya Fabrikası isimli davalı işyerinin 1977 yılı 4. döneme ait bordrolarında davacının 90 gün çalışmasının görüldüğü, bordronun başlığında “çıraklar” ibaresinin olduğu, dava konusu dönemde davacı adına gerek davalı işyerinden gerekse başka işyerinden bildirilmiş çalışmanın olmadığı, bordro tanıklarının davacının dava konusu dönemde çırak olarak çalıştığını beyan ettikleri, davacı tanıklarının ise çıraklıktan bahsetmeksizin davacının çalışmasını doğruladıkları, tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmediği, davacının çalışmasının niteliğinin netleştirilmediği, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği görülmüştür.
Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığından ve adi ortaklık sözleşmesi, yeni bir hukuki varlığa vücut vermediğinden, meydana gelen topluluğun bir bütün olarak medeni hakları kullanma yeteneği yoktur. Ortaklık dava ve taraf ehliyetine sahip olmadığı gibi, ona karşı da, dava açılamaz. Ortaklığı ilgilendiren haklar ve borçlar bakımından bütün ortakların birlikte davacı ve davalı olarak katılmaları gerekir.
Bu nedenle davacının çalışmalarının geçtiği Şık Mobilya Fabrikası ünvanlı işyerinin dava konusu dönemdeki tüm ortaklarının tespit edilerek bu adi ortaklığın tüm ortaklarının ayrı ayrı taraf haline getirilmesi gerekirken, bu işlem yapılmadan davaya devam edildiği ve karar verildiği görülmüştür.
Öte yandan, dönem bordrosunun çıraklara ait olduğunun belirtilmesi ve bordro tanıklarının davacının çırak olarak çalıştığını beyan etmelerine karşın bu yönden de gerekli olan araştırma yapılmamıştır.
506 sayılı Yasanın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları…” uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihinde yürürlüğe giren 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 2089 sayılı Yasa’daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir.
Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Kabule göre de; davacının 01.10.1977 tarihinden itibaren çalıştığını belirterek bu tarihten itibaren tespit talep etmesine ve bordrolarda çırak olarak bu tarihten itibaren çalıştığı belirtilmesine rağmen talep aşılarak ve bordrolardaki sürelere aykırı olarak 1977 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında asgari ücretle toplam 90 gün çalıştığının tespitine şeklinde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının çalışmalarının geçtiği iddia olunan Şık Mobilya Fabrikası ünvanlı işyerinin dava konusu dönemdeki tüm ortaklarının tespit edilerek bu adi ortaklığın tüm ortaklarının ayrı ayrı taraf haline getirilmesi için davacıya önel vermek, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların gösterdiği delilleri toplamak, davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları ya da komşu işverenlerin bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını ya da işyeri sahiplerini dinlemek, davacının davalı işyerinde yaptığı işin niteliğini tespit etmek, davacı işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyeceğinden davacının çalışmalarının tüm sigorta kollarına tabi olduğunu kabul etmek ve davacının talebini de gözönünde tutarak sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.