Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/6505 E. 2013/8593 K. 30.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6505
KARAR NO : 2013/8593
KARAR TARİHİ : 30.04.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının % 17,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, davacının % 50, davalının % 50 kusurlu olduğunun dosya içerisinden anlaşıldığı olayda davacının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bozma gerekleri yerine getirilmeden sonuca gidilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/12/2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme uyulmasına karar verilen bozma ilamında, “davacı yararına hükmedilen 35.000.00 TL manevi tazminatın çok fazla takdir edildiği ortadadır.” diye belirtilmesine rağmen, mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 30.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 30/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.