Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/6279 E. 2014/6093 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6279
KARAR NO : 2014/6093
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

MAHKEMESİ : Hatay İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/01/2013
NUMARASI : 2012/126-2013/1

Davacı, Kurum işleminin iptali ile iptal edilen sigortanın yeniden tesciline, Kuruma borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının vergi kaydının bulunmadığı ancak primlerini ödediği 30.4.2009 tarihinden sonra da 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespiti ile Kurum tarafından sigortalı kabul edilmediği dönemde sağlık harcamalarının iadesine ilişkin kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de; bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Öte yandan 507 sayılı Yasa’nın 2.5.1983 tarihli ve 62 sayılı K.H.K. ve K.H.K’nun aynen kabulüne dair 14.2.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3153 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesine göre ise “Esnaf ve Sanatkar siciline kayıtlı esnaf ve küçük sanatkarlar çalışma bölgesi içindeki derneğe kayıt olmak zorundadır. Kayıt zorunluluğunu 1 ay içinde yerine getirmeyenler sicile kayıt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere doğrudan doğruya kaydedilirler.” Değişik 119. maddeye göre “ mesleki faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili derneğe kaydedilmeleri için sicile kayıtları şarttır.” 62 sayılı K.H.K.’nun geçici 2. maddesinde “Esnaf siciline kayıt ilgili yönetmeliklerin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde çıkarılmak zorunda” olduğu bildirilmiş İlgili Yönetmelik ise 1.1.1984 tarihinde yürürlüğe konmuş ve 1 yıllık geçiş süresi 1.1.1985 tarihinde sona ermiştir. 1479 sayılı Kanuna tabi Bağ-Kur sigortalılarının bir işvereni olmadığı ve kendi sigorta primlerini bizzat kendileri Kuruma yatırmakla yükülü oldukları için 506 sayılı Kanundan farklı olarak 1479 sayılı Kanunda sigortalının hizmet tespiti davası açmasına imkan tanınmamış olmakla birlikte sigortalılığa esas vergi kaydının bulunduğu geçmiş sürelere kanun koyucu çıkardığı kanunlarla zaman zaman bir hak tanıyarak bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanını getirmiştir. İşte bu amaçla ilk defa 14.4.1982 tarihli 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasaya eklenen Ek Geçici 13. maddede 1479 sayılı Kanun ve aynı kanunda değişiklik yapan kanunlara göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başlayacağı, bu kanuna göre kayıt ve tescil edilmek kaydı ile 1.10.1972-20.4.1982 tarihleri arasında vergi kaydı bulunanların bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde yazılı olarak müracaatta bulunmak, borçlanma tutarını bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde ödemek şartıyla bu süreleri hizmetten saydıracakları, 14.3.1985 tarihli 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 16. maddesinde Ek Geçici 13. maddede belirtilen iki yıllık ve bir yıllık sürenin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yeniden başlayacağı, 24.7.2003 tarihli 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 18. maddesinde bu kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescil edilmeyenlerin sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 4.10.2000 tarihinde başlayacağı, bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilen sigortalıların bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları, 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasında vergi kayıtlarını belgelemeleri ve prim borçlarını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödemeleri halinde bu sürelerin hizmetten saydırabilecekleri, 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın Geçici 8. maddesinde ise bu kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğünün bu kanunun yürürlük tarihi olan 1.10.2008 tarihinden başlayacağı, ancak bu kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların 4.10.2000-1.10.2008 tarihleri arasında vergi kayıtları bulunması halinde bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunmaları, tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde borçlanma tutarının tamamını ödemeleri halinde bu süreleri hizmetten saydırabilecekleri bildirilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1.1.2004-8.4.2008 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalı kabul edildiği ve bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı; 15.5.2008 tarihli giriş bildirgesine istinaden davacının 9.4.2008 tarihinde 1479 sayılı Yasaya kapsamında tescilinin yapıldığı, 9.4.2008 ile 30.4.2009 tarihleri arasında tuhafiyecilik mesleğnden dolayı vergi kaydıın bulunduğu, 16.5.2008 tarihinden itibaren devam eden oda kaydının bulunduğu ve Kurum tarafından 30.4.2009 tarihinde vergi kaydının bitmesi nedeniyle sigortalılığının sonlandırıldığı, davacı tarafından 2008 yılından itibaren düzenli prim ödemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının vergi kaydının bulunmadığı 30.4.2009 tarihinden itibaren 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalı sayılması mümkün değildir. Ancak davacıdan Bağ-Kur’a tescilin bulunduğu kabul edilerek, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın sigortalı sayılarak prim borçlarının tahsil edilmesi iyiniyet kurallarından uzaktır.
Öte yandan Dairemizin istikrar gösteren içtihatlarına göre davacının zorunlu sigortalılık koşullarını taşımadığı ve tescilinin bulunmadığı dönem için kendiliğinden geriye yönelik prim yatırması primler Kurum tarafından uzun yıllar kullanılmadığından yararına kazanılmış hak oluşturmaz. Ancak, prim ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilebilir. Y.H.G.K’nun 20.11.2002 gün ve 21/892-990 sayılı kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş; davacının yaptığı prim ödemelerinin, davalı Kurum tarafından kabul edilen sigortalılık süresi dışında, sigortalı kabul edilmeyen dönemleri karşılayan prim ödemesi var ise ödeme tarihinden itibaren ileriye doğru karşıladığı süre Kurumdan sorularak bu süre kadar isteğe bağlı sigortalı olarak kabul etmek ve davacının Kurumun sağlık giderlerinin tahsili istemine ilişkin işleminin iptali talebini bu kapsamda değerlendirmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şeklide karar verilmiş olmasu usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.