YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6100
KARAR NO : 2014/2198
KARAR TARİHİ : 13.02.2014
MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2013
NUMARASI : 2012/6-2013/8
Davacı, 01/02/1986 tarihinde 1 gün süreyle çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davalı işverene ait işyerinde 1.2.1986 tarihinde bir gün süre ile geçen ve kuruma bildirilmeyen sigortalılık başlangıcının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının sigortalılık başlangıcının 1.2.1986 tarihi olarak tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı ve işverenin kabul beyanı tek başlarına yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak; davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, C.. Y.. ve H. D. adlı işverenler tarafından işletilen 124666 sicil nolu lokanta işyerinden, davacı adına 1.2.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına 25.2.1986 tarihinde intikal ettirildiği, davalı işyerinden Kuruma verilen dönem bordrosu bulunmadığı, mahkemece tanık sıfatı ile sadece işveren C.. Y..’ın beyanı ile yetinilerek yetersiz araştırma ve inceleme ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davalı işyerine ait imzalı ücret tediye bordrolarını ve davacının işyeri özlük dosyasını getirtmek, davalı işyerinin kapsama alınma tarihi ile tespiti istenen dönem içerisinde Kurum müfettişlerince yapılan bir inceleme olup olmadığının sormak, bordro verilmediğinden, Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, davacının sigorta sicil numarasının Kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın ve ayın serilerinden olduğunu sormak, sigortalı işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını belirlemek amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırmak, tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre fiili çalışmanın olup olmadığına karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.