Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5823 E. 2014/5624 K. 24.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5823
KARAR NO : 2014/5624
KARAR TARİHİ : 24.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2012
NUMARASI : 2010/411-2012/750

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/03/1979 olduğunun ve en az 1 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı ile dahili davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 01.03.1979 ile 30.09.1982 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı sigortalı olarak çalıştığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 01.03.1979 tarihi olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 01.03.1979 ile 31.12.1980 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 660 gün çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.08.1966 doğumlu olduğu, 01.03.1979 tarihinde davalı işyerinde çırak olarak çalışmaya başladığını gösterir işe giriş bildirgesinin 06.06.1979 da Kuruma verildiği, davacının bu dönemdeki çalışmalarının Kuruma bildirilmediği, anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 3. Maddesinin II/B bendine göre “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları…” uygulanmamaktadır.
Davada tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihinde yürürlüğe giren 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası yürürlükte olup 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlükte değildir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 2089 sayılı Yasa’daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir. Davada tespiti istenen dönemde yürürlükte bulunan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası’nın 4. maddesinde, bu Kanuna tabi bir sanatı o sanat için düzenlenen tarih ve pratik öğrenim programına göre o işyerinde öğrenmek amacıyla bir çıraklık sözleşmesi ile bir iş yeri sahibinin hizmetine giren kimseye çırak deneceği, 5.maddesinde çırak olabilmek için 18 yaşından büyük olmamak gerektiği, 16.maddesinde ise işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmaya başlamadan önce velisi veya kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20.maddesinde sözleşmenin bir örneğinin mahalli Çıraklık Eğitimi Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu bildirilmiştir. Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda,davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının çıraklık ilişkisi kapsamında olup olmadığı,üretime fiilen katılıp katılmadığı yeterince araştırılmamıştır.
Yapılacak iş; davacının işyeri özlük dosyası ile sigortalı sicil dosyasını getirterek davacı ile davalı işveren arasında çıraklık sözleşmesi bulunup bulunmadığını araştırmak, davacının 01.03.1979 tarihinde başlayan çalışmasında üstün tutulan yönün sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olup olmadığını yada davacının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıp katılmadığının ve meslek ve sanat eğitiminin arka planda tutulup tutulmadığını bordro tanıklarına veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanlarına sorarak araştırmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden dahili davalıya iadesine, 24.03.2014 oybirliğiyle karar verildi.