Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5778 E. 2014/5802 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5778
KARAR NO : 2014/5802
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/02/2013
NUMARASI : 2012/135-2013/210

Davacı, kurum işleminin iptaliyle kesilen aylığının yeniden bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan borçlanma nedeniyle bağlanan yaşlılık aylığını kesen Kurum işleminin iptali ile kesilen aylığın Aralık 2011 tarihi itibari ile bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 3201 sayılı Yasa’nın 6. maddesidir. Maddede aylık bağlanma koşulu olarak yurda kesin dönüş yapılması esas alınmıştır. 3201 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurtdışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren aylıklarının kesileceği 6/B maddesinin açık hükmü gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 27.03.1972 – 20.01.1994, 01.01.2000 – 03.10.2003 ve 01.01.2005 – 24.05.2011 tarihleri arasında yurtdışı çalışmasının olduğu, davacının 01.01.1973 – 25.11.1989 ve 01.01.1990 – 09.07.1993 tarihleri arasındaki toplam 7352 günü borçlanıp, çıkarılan prim borcunu süresinde ödediği, 24.09.1993 tarihli tahsis talebine göre 01.10.1993 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasanın geçici 60/A-C maddesine göre yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının yurtdışındaki çalışmaları ve aldığı yardımlar nedeniyle aylığının başlangıç tarihi ile iptal edildiği ve 26.08.2001 – 26.11.2011 tarihleri arasında yersiz ödenen 63.115,69 TL nin 5510 SK 96/1-a maddesi uyarınca borç kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Yurt dışında çalışanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi yönünden, yurda kesin dönüş koşulunun varlığı zorunlu görülmüştür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/10/1997 gün, 1997/10-588 E., 857 K. sayılı ve 22/4/1999 günlü, 1999/21-284 E., 300 K. sayılı ve daha sonra aynı doğrultudaki kararlar) Davacı işçinin, çalıştığı ülkeden işsizlik yardımı, hastalık, geçici işgöremezlik vs. gibi yardımlar alması halinde sigortalının kesin dönüş yapmadığı Yargıtay kararları ile kabul edilmektedir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, temelde, yaşlılık sigortasından faydalanmak isteyen, 3201 sayılı yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının yaşlılık aylığı koşullarından “yurda kesin dönüş koşulu’nun” bulunmadığının sonradan anlaşılması halinde, Kurumca uygulanacak işlem ve yaptırımlara ilişkin olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu konuda sözü edilen 3201 sayılı Yasa, 6. madde (B) fıkrası, sistemi doğrudan olmasa bile, dolaylı biçimde ortaya koymuş, yurt dışından kesin dönüş yapılmasına ve kendilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına karşın, yurt dışında çalışmak isteyenler yönünden Kurumca yapılması gereken işlemleri belirlemiştir. Buna göre; yurt dışından kesin dönüş yapan bir kimsenin yeniden yurt dışında çalışması halinde; çalıştığı süre kadar yaşlılık aylığı kesilecek bu kişinin yurda dönüşünde; isterse çalıştığı süre kadar borçlanmak suretiyle; yaşlılık aylığı oran ve miktarı artırılacak, isterse, eski aylık olduğu gibi ödenmeye devam edecektir. Böylece denilebilir ki, 3201 sayılı Yasa sisteminde yeniden yurt dışı çalışma söz konusu olduğunda, yaşlılık sigortasından bağlanan aylıklar ödenmemekte ve sosyal güvenlik askıya alınmaktadır. Bu durumun sonucu olarak, yaşlılık aylığı bağlanması sırasında, yurda kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediği anlaşılırsa, yapılacak işlem veya uygulanacak yaptırım; yaşlılık aylığının bağlanmaması ve kesin dönüş tarihine kadar işlemlerin hukuken askıya alınması, istek olduğunda yatırılan borçlanma bedelini iadesidir. Yaşlılık aylığı bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylığın kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınmasıdır.
En önemlisi “işten ayrılma” veya “yurt dışından dönüş” koşulunun yokluğu, kişinin sosyal güvenlik haklarının büsbütün ortadan kaldırıcı bir neden olarak, yasalarda öngörülmemiş, sadece; aylığın başlatılmaması veya bağlanan aylığın kesilmesi biçimde yaptırıma bağlanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden yurtdışı Sosyal Güvenlik Kuruluşlarından yardım alarak geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Keza yurt dışındaki işini kaybetmek de her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Giderek kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir.
Bu konuda çıkarılan, 06.11.2008 tarih 27046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de “Kesin dönüş; Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu” ifade edeceği öngörülmüştür. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında; işsizlik sigortasından yardım almak kişinin yurt dışında oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi, somut olayın özellikleri içinde belirlenecek aynı güçte delillerle ispat olunabilir.
Somut olayda; davacının A..S…Kurumu ile ilişkisinin, yaşlılık aylığının bağlandığı tarih olan 01.10.1993 tarihinden 28.02.2011 tarihine kadar prim ödemesi, işsizlik sigortası alması vs. şeklinde devam ettiği, bu nedenle bu dönem yönünden yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işlemi ile Mahkemenin verdiği red kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak davacının, “aylığının kesilme tarihi olan 2011 yılı Aralık ayı itibariyle yeniden bağlanması” şeklindeki talebi ile ilgili bir karar verilmemesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının A.. S.. M…ile ilişkisinin tamamen kesilmesi halinde “kesin dönüş” koşulunun gerçekleşmiş olduğunu kabul ederek, A.. S… Merciinden, davacının çalışmasının veya ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneğinin sona erdiği tarihi araştırmak, Aralık 2011’den önce sona erdiğinin tespiti halinde taleple bağlı kalınarak Aralık 2011’den itibaren Yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, aksi halde bu talebinin de reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
25.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.