Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5537 E. 2014/5371 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5537
KARAR NO : 2014/5371
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2013
NUMARASI : 2010/299-2013/35

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 29/03/2006-06/02/2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava,davacının davalıya ait çiftlikte 29.3.2006 ile 6.2.2010 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının davalı şirkete ait çiftlikte 29.3.2006 ile 6.2.2010 tarihleri arasında çalıştığına karar verilmiş ise de, bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı şirkete ait çiftlik mahiyetinde işyerinin kanun kapsamında bulunmadığı ve davacının 5510 sayılı yasa kapsamında tescilinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yapılan işin tarım işi olup olmadığı, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet akti olup olmadığı, hizmet akdi var ise somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde tarım işine istisna teşkil eden çalışmalar bendler halinde sayılmıştır. Buna göre 506 sayılı yasanın 3/1-A maddesinin (a) bendinde yazılı olan; kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle, (b) bendinde özel sektöre ait tarım ve orman işlerinden ücretli ve sürekli olarak, (c) bendinde tarım sanatlarına ait işlerde, (d) bendinde tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, (e) bendinde ise tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe ve fidanlık ve benzeri işlerinde çalışanlar hariç olmak üzere tarım işinde çalışanlar 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılmazlar.
Olayda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet aktine dayanmalı, hizmet aktinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmeli, çalıştırılan 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayan kişilerden olmamalıdır. Somut olayda ikinci ve üçüncü koşulun oluştuğu konusunda bir uyuşmazlık mevcut değildir.
Uyuşmazlığın çözümü için davacı ile davalı arasındaki ilişkinin hizmet aktine dayanıp dayanmadığının tartışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre “zaman” ve “bağımlılık” unsurları hizmet aktinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet aktine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru çalışanın iş gücünü belirli yada belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
Burada sözkonusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının çalıştığını iddia ettiği çiftliğin niteliği belirlenmeden(kaç dönüm olduğu, hayvan bakımı yapılıp yapılmadığı), davacının bahçe içersinde bulunan evde ikamet ettiği belirlenmesine rağmen bahçe içerisinde bulunan evde oturma amacının yeterince araştırılmadan sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; öncelikle husumetin davalı şirkete mi yoksa çiftliğin sahibi olduğu iddia edilen Kemalettin O..’na mı yöneltileceğinin belirlenmesi için çiftlikle ilgili tapudan belgeleri getirterek ve tarım ilçe müdürlüğünden hayvanların şirket adına mı Kemalettin O.. adına mı kayıtlı olduğu sorularak; eğer şahıs adına kayıtlı ise temsilde hata olduğundan ilgili şahsa davayı yöneltmek, daha sonra mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığını iddia ettiği çiftliğin niteliğini belirlemek, davacıya tahsis edilen konutun çiftlik sahibinin kendisi için yaptığı bir konut mu yoksa bahçenin büyüklüğü nedeni ile işçilerin barınmasını sağlamak amacı ile yapılmış bir konut olup olmadığının araştırılması, besicilik yapılabilmesi çifitliğin uygun olup olmadığını belirlemek, çiftliğin bulunduğu yerde tarım ilçe müdürlüğünden hayvanların kayıtlı olup olmadığını tarihleriyle araştırmak, talep edilen dönemde çiftlikte bulunan hayvanlarla ilgilenen veterinerin belgeleriyle tespit edilerek usulüne uygun şekilde tanık sıfatıyla dinleyerek ve usulüne uygun komşu işyeri tanığı araştırması yapılıp beyanlarına başvurarak, davacı ve davalı işveren arasında hizmet akdinin unsurlarının oluşup oluşmadığının ,hizmet akdinin unsurları oluşuyor ise çalışma süresini belirleyerek davacının talebi ile ilgili karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan eksik araştırmaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde,davalı Kurumun ve davalı işverenin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı O.. T..’ye iadesine
20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.