Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5505 E. 2014/5550 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5505
KARAR NO : 2014/5550
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/01/2013
NUMARASI : 2010/523-2013/6

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 19/10/1999-04/06/2010 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı temyizine gelince,
Dava, davacının 19/10/1999 ile 14/01/2007 tarih aralığında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya ait işyerinde 01/08/2003-10/01/2005 ve 01/09/2006-14/01/2007 tarihleri arasında fiilen çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 31/07/1985 doğumlu davacının 10/01/2005 tarihli işe giriş bildirgesinin dava dışı İbrahim B…tarafından verildiği, 12/01/2007 tarihli işe giriş bildirgesinin ise davalı T.. B.. tarafından verildiği, bordro tanığı Ş.. G..’in beyanına göre davacının iş yerinde 1999 yılında çırak olarak çalışmaya başladığı, davalı işveren tarafından 15/01/2007-04/06/2010 yılları arasında davacı çalışmalarının Kurum’a bildirildiği, 21.05/2005-21.08.2006 tarih arlığında davacının askerde olduğu, dinlenen bordro tanıkları ve komşu işyeri sahiplerinin davacının davalı işyerinde yaptığı işin niteliği konusunda beyanda bulunmadıkları anlaşılmaktadır.
506 sayılı yasa kapsamında sigortalı sayılabilmek için Yasanın 2. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleşmesi yeterli bulunmamaktadır. Sigortalılık niteliğinin kazanılması yolunda yasanın 3. maddesinde öngörülen kapsam dışı bırakılan kişilerden olunmaması gerekir. Yasada sayılan bu kişiler, görünürde sigortalılık koşulları taşımalarına karşın, 506 sayılı yasa sistemi dışında tutulmuşlardır. Çıraklar ise sadece belli sigorta kolları için kapsama alınabilirler. Yasal statüleri bunların uzun vadeli sigorta kollarından yararlanmasına engeldir. Çıraklık sözleşmesi ile çalışılan süreler,kısa vadeli sigorta kollarına tabidir. Çırakların 506 sayılı yasanın 3-II/B maddesi uyarınca, uzun süreli sigorta kolları ile malullük,yaşlılık ve ölüm sigortaları hükümlerine tabi olmayacakları yasada açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle, çıraklık dönemi hizmet akdine dayalı geçen sürelerden sayılmaz.
506 Sayılı Yasa’nın 60/G maddesine göre ise 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir. Bu açıdan davacı ve davalı arasında çıraklık ilişkisinin bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Davada tespiti istenen dönemde 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 3308 sayılı Yasa’daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir. Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçektende çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretiImesidir. Çırak,işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Öte yandan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla. Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olayda her ne kadar mahkemece 01/08/2003 tarihi öncesinde davacının çırak olarak çalıştığı kabul edilerek bundan önceki süreye ilişkin talep reddedilmiş ise de; araştırmanın yeterli olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Yapılacak iş, reddedilen döneme ilişkin nöbet çizelgeleri ve varsa işverenle yapılmış çıraklık sözleşmesini getirtmek, daha önceden dinlenen komşu işyeri sahibi ve bordro tanıklarını yeniden dinleyerek davacının çırak olarak nitelendirilmesi nedeniyle reddedilen dönemde davalı işyerinde yaptığı işin niteliğini tespit etmek, davacı işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyeceğinden davacının çalışmalarının tüm sigorta kollarına tabi olduğunu kabul etmek ve sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan T.. B..’na yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.