Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5361 E. 2014/5211 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5361
KARAR NO : 2014/5211
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2012
NUMARASI : 2010/362-2012/1159

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava; davacının davalı işyerinde 01.01.1990 – 01.03.2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 02.04.2004 – 01.03.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına davalı işyerinde düzenlenen işe giriş bildirgesi bulunmadığı, ……sicil numaralı işyerinden davacının 29.11.2003 tarihinden itibaren 5 günlük ve 2004/1. dönemde 01.04.2004 tarihine kadar 33 günlük çalışmasının davalı Kurum’a bildirildiği, davacının 04.10.2000 – 26.07.2002 ve 01.09.2008 – 26.06.2009 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu, tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; mahkemece tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği dönemde muhtar ve aza olarak görev yapmış kişileri, zabıta marifeti ile davacının talep ettiği dönemde davalılara ait portakal bahçesine komşu bahçesi olan kişileri ve davacının komşularını tespit ederek; davacının baktığını beyan ettiği portakal bahçesinde bulunan eve ne zaman ve nasıl yerleştiğini, bahçe ile ilgilenip ilgilenmediğini ve ilgilenmiş ise bu çalışmalarının işçi-işveren ilişkisi kapsamında kalıp kalmadığını, bahçedeki ağaçların ne zaman kesildiğini ve ağaçlar talep edilen süre içerisinde kesilmiş ise daha sonra arazide herhangi bir tarımsal faaliyette bulunulup bulunulmadığını, tanık M.. C..’ın beyan ettiği gibi davalılara ait portakal bahçesinin işleri ile ilgilenip ilgilenmediğini, davacının geçimini nasıl sağladığını sorarak daha önce dinlenilen tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek, ayrıca davacının hizmet cetvelinde çalışmaları bulunan işyerine ait dönem bordrolarını dosya arasına alarak re’sen seçilecek tanıkları dinlemek ve davacının bu işyerindeki çalışmasının kapsamını belirleyerek, davacının davalılara ait işyerinde çalışmasının bulunduğu kanaatine varılır ise hizmet cetvelindeki çalışma ile davalılar yanındaki çalışmalar birbirini engellemez ise hak düşürücü sürenin aranmayacağını da dikkate alarak varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 18/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.