Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/5073 E. 2014/7539 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5073
KARAR NO : 2014/7539
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Mersin 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2012
NUMARASI : 2012/402-2012/1439

Davacı, davalı Kuruma ödenen miktarın ödeme tarihinde zamanaşımına uğradığını belirterek istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacılardan M.. Ö.. vekili ve Ö.. A.. tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, cebri icra tehdidi altında, zamanaşımına uğramış olan ve ihtirazi kayıtla ödenen Kurum alacağının istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkemece,zamanaşımına uğramış olan borcun ifa edilmesi durumunda artık geri istenmeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacılardan şirketin Kuruma olan 1994/12.ayına ilişkin prim ve gecikme zammına ilişkin borcundan dolayı, davacılar aleyhine 6183 Sayılı Yasa ‘ya istinaden başlatılan 2005/1959 sayılı takip dosyasından çıkarılan ödeme emrinin kurucu ortak ve yönetim kurulu başkanı olarak görev yapan davacı M.. Ö.. ‘a 8.2.2012 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlu şirketin 3.4.2012 tarihinde “Borca itirazımız olup dava açma hakkımız saklıdır”şeklindeki ihtirazi kayıtla 10.150.00 TL lik takibe konu borcu Kurum hesabına ödediği anlaşılmıştır.
5510 sayılı Yasa’nın 88/16.maddesine göre Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.
506 Sayılı Yasanın 80. maddesinde 3917 sayılı yasayla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Yasayla yapılan bu değişiklik aynı Yasanın 8. maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.6.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.7.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları Yönünden, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacak -hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Yasanın getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Yasanın zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
Davacı M.. Ö..’a 8.2.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine konu prim borcu 1994 yılı 12.ayına ilişkin olup 5 yıllık zamanaşımına tabidir. 1994 yılı 12. ayına ilişkin prim borçları yönünden, davacılar veya müteselsil borçlular hakkında 6183 sayılı Yasanın 103 ve 104. maddeleri uyarınca zamanaşımını kesen veya durduran bir işlemin gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre zamanaşımına uğramış borcun icra tehditi altında ihtirazi kayıtla ödendiği iddiasına değer verilmesi zorunluluğu bulunduğu halde bu yönde herhangi bir inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuksal olgular gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 10/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.