Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/495 E. 2014/2033 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/495
KARAR NO : 2014/2033
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Yozgat İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2012/660-2012/808

Davacı, 04/10/2000-13/04/2012 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları haricinde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 04.10.2000 – 13.04.2012 tarihleri arasındaki sürede, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları haricinde, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının 04.10.2000 – 13.04.2012 tarihleri arasındaki süre içerisinde 506 sayılı Yasa’ya tabi 2001 yılında 184 gün, 2002 yılında 139 gün ve 2012 yılında 42 gün olmak üzere toplam 365 günlük hizmetleri haricinde kalan sürelerin tamamında kesintisiz 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olarak hizmet ettiğinin tespitine, davalı Kurum’un iptal işleminin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının, davalı Kurum tarafından ilk olarak 04.10.2000 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil edildiği, ancak 2012 yılında, davacının anonim şirket kurucu veya yönetim kurulu ortaklığı bulunmadığı anlaşıldığından sigortalılığının başından itibaren iptal edildiği, davacının 28.11.1994 – 11.08.2011 tarihleri arasında anonim şirket ortaklığı bulunduğu, ancak kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olmadığı, davacının davalı Kurum’a vermiş olduğu formda 28.11.1994 tarihinden itibaren vergi kaydının bulunduğunun belirtildiği, ancak mahkemece Saraykent Kaymakamlığı’na yazılan yazıya vergi kaydı yoktur diye cevap verildiği, yine davacı tarafından davalı Kurum’a verilen formda farklı odalarda 28.11.1994 ve 12.03.1990 tarihlerinden beri devam eden oda kayıtlarının bulunduğunun belirtildiği, fakat mahkemenin Yozgat Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Müdürlüğü’ne yazdığı yazıya oda kaydı yoktur diye cevap geldiği, davacının sicil kaydı bulunmadığı, davalı Kurum’un daha sonra davacıyı limited şirket kurucu ortağı olduğu için 13.04.2012 tarihinden itibaren sigortalı kabul ettiği, davacının 01.07.1990 – 01.09.1990, 01.09.1991 – 06.09.1991, 11.07.1992 – 22.07.1992, 27.06.2001 – 16.05.2002, 06.08.2002 – 08.08.2002, 01.03.2012 – 02.04.2012 ve 03.04.2012 – 12.04.2012 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmaları bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her uyuşmazlığın, dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasal kurallara göre çözümlenmesi gerekeceği ilkesinden hareketle yasal koşulların ayrı ayrı ele alınarak Bağ-Kur sigortalılığı statüsünün ortaya konulması gerekir. 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken, 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece Yasa’nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa’nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa’nın 24 ( g ) ve 25. maddelerinde düzenlenmiştir. 1479 sayılı Yasa’nın 24 ( g ) maddesinde; anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olacağı düzenlenmiştir. 1479 sayılı Yasa’nın 24.07.2003 tarih ve 4956 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile değişik 25. maddesinin ilk bendinde; “ Bu Kanun’un 24. maddesine göre sigortalı sayılanlardan gelir vergisi mükellefi olanların sigortalılıkları, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanların sigortalılıkları ise esnaf ve sanatkarlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak şartıyla talep tarihinden itibaren başlar.” hükmü, ayrıca, yine 25. maddenin ( g ) bendinde; “ Bu Kanuna tabi sigortalılık; gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkarlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce, sona erer. ” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davacının, anonim şirket kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmadığı gibi gelir vergisinden de muaf olmadığı, bu nedenle 04.10.2000 tarihi itibari ile 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, sigortalılık koşullarının bulunmadığı döneme ilişkin olarak sonradan prim ödeyerek de sigortalılık elde edilemeyeceği göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Ancak; davacının ödemiş olduğu primler ödeme tarihinden itibaren ileriye yönelik olarak, 506 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalılık süreleri dışındaki süre kadar 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilebilir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının ödediği primlere karşılık gelen süre davalı Kurum’dan sorularak, ödeme tarihlerinden itibaren ileriye yönelik olarak davacının isteğe bağlı sigortalılığının kabulüne karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.