Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/4609 E. 2013/10277 K. 20.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4609
KARAR NO : 2013/10277
KARAR TARİHİ : 20.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden … maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davaya konu iş kazasının 28.06.2005 tarihinde meydana geldiği, hükme esas 16.11.2012 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporunun asgari ücret esas alınarak hesaplandığı, dosyada mevcut davacıya ait sigortalı hizmet cetvelinde kaza tarihindeki prime esas kazanç asgari ücret düzeyinde gözükse de devam eden ve 2008/09. dönemdaki prime esas kazancın asgari ücretin üzerinde olduğu, yine dosya da mevcut davalı belediyenin sunduğu evraklar arasında 2008/10. aya ait ücret bordrosundan da davacının aldığı net ücretin net asgari ücretin üzerinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Davacının maddi zarar hesabı için davalı belediyeden aldığı ücretin artık bilinen gerçek ücret olduğunun kabul edilmesi gerekirken asgari ücret esas alınarak yapılan hesaba göre maddi zararın belirlenmesi isabetsiz olmuştur. Yapılması gereken iş; davacının bilinen ücretlerinin davalı belediyeden araştırılarak bu dönemdeki zararın bildirilecek ücretler esas alınarak belirlenmesi ve sonraki dönemler için davacının davalı işyerinden ayrılmadan önceki son ücretinin asgari ücretin kaç katı olduğu belirlenerek asgari ücretlerdeki artış oranının uygulanması ile bulunacak ücretler üzerinden yeniden hesap yaptırılarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Öte yandan; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir
ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, sigortalının maluliyet oranı, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 4.000,00 TL manevi tazminat azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.