Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/4496 E. 2013/7286 K. 11.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4496
KARAR NO : 2013/7286
KARAR TARİHİ : 11.04.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Gebze 1. İş Mahkemesi, davacılar vekilinin, 26.01.2012 tarihinde yüzüne karşı tefhim edilen kararı, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre 8 günlük sürede temyiz etmediği gerekçesiyle HMK’unun 432-426/F maddesi uyarınca 26.06.2012 tarihli Ek Kararı ile 25.06.2012 tarihli temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
Anılan ek kararı Uyap üzerinden tebellüğ eden davacılar vekili, temyiz talebinin reddine dair ek kararı temyiz etmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural H.U.M.K.’nun 389. maddesinde tekrarlanmış; keza yine aynı Kanunun 381. maddesinde “kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Yerel Mahkemenin tefhim ettiği kısa karar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığından Yasa’da öngörülen 8 günlük temyiz süresinin geçtiğinden sözedilemez. Hal böyle olunca, davalı Kurum vekilinin avukatlık ücreti yönünden hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından Gebze 1.İş Mahkemesinin temyiz isteminin reddine ilişkin 26.06.2012 tarihli ek kararının bozularak kaldırılması ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432/son maddesi gereğince asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
3-Dava, davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle davacıların uğradıkları maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizce davacı eş …, çocuklar … ve … ile baba … ve anne … yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu, davacı …’in manevi tazminat talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar vermek gerektiği ve kabule göre de, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden ihtiyari dava arkadaşlarından her biri için kabul edilen bölüm üzerinden ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmetmek gerektiği yönünde bozulmuş ise de, bozmaya uyan mahkemece bozma gerekleri kısmen yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Bozma ilamında, hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmayan davacı … dışındaki diğer davacı … yararına hükmedilen manevi tazminat tutarları kesinleştirilmesine rağmen, bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece, davacı kardeşlerin manevi tazminat talepleri hakkında bozma ilamı öncesinde hükmedilen turtarlar arttırılarak 4.000,00.-‘er TL’na hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
4-Öte yandan önceki bozma ilamımızda belirtilen ilkeler gözetildiğinde kardeş … yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının “fazla”; davacı eş Badeser, çocuklar Berivan ve Sevil ile baba İbrahim ve anne Sakine yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının ise, “biraz” fazla olduğu ortadadır.
Öte yandan maddi ve manevi tazminat alacakları birbirinden bağımsız ve farklı iki ayrı alacak olup aynı davada birarada talep edilebilecekleri gibi ayrı dava konusuda yapılabilirler.Hal böyle olunca kabul edilen ve reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden ihtiyari dava arkadaşlarından her biri için kabul edilen maddi ve manevi tazminat alacağı üzerinden lehlerine ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde tek bir dava varmış gibi toplam manevi ve maddi tazminat miktarı üzerinden hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 11.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.