YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3702
KARAR NO : 2014/1942
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : Ankara 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2012
NUMARASI : 2012/70-2012/850
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 1981 yılı olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin davalıya ait işyerinde çalıştığı 1981 yılı olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile,davacı K.. Ü..’ın davalılara ait D….İmalat C. Ö. ve M. Ö. işyerinde 01/07/1981 tarihinde çalışmaya başladığının ve sigortalılık başlangıcının 01/07/1981 olduğunun tespitine kara verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, “106370” sicil sayılı D. İmalat C. Ö.-M. Ö. ait işyerinden davacının 01/07/1981 tarihinde işe girdiğine dair bildirgenin davalı Kuruma verildiği, “106370” sicil sayılı işyerinin 02/01/1981 tarihinde C. Ö.-M. Ö. ünvanıyla 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, 01/10/1987 tarihinde D.. Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. unvanını aldığı, davalı D..Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ana sözleşmesinin 01/10/1987 tarihinde tescil edilip, 05/10/1987 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, Uyuşmazlık konusu dönemde işyerinin şahıs firmasına ait olmasına rağmen c. Ö. ve M. Ö. davaya dahil edilmediği, dönem bordrolarının davalı kurumdan temin edilmediği ve bordro tanıklarının dinlenmediği; komşu işyeri araştırması da yaptırılmadığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Yapılacak iş, öncelikle C. Ö. ve M. Ö. yöntemince davaya dahil etmesi için davacı yana süre vermek ve taraf haline getirildikten sonra işverenin göstereceği delilleri toplamak, davacının çalıştığını iddia ettiği döneme ait dönem bordrolarını davalı Kurumdan istemek, buradan tespit edilen bordro tanıklarının kimlik ve adres bilgilerine ulaşılarak, tanık sıfatıyla re’sen dinlemek; bordro tanıklarının tespit edilememesi halinde; ilgili SGK İl Müdürlüğünden ve Belediye Başkanlığından gerekirse zabıta marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin hem ilgili Kurumlar nezdindeki kayıtları üzerinde, hem de mahallinde titizlikle araştırıp tespit etmek; tespit edilecek kişilerin, davacının çalışmasının niteliği, ve gerçek bir çalışmanın olup olmadığı hususlarında, yöntemince tanık sıfatı ile beyanlarına başvurmak, bu şekilde gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan, davacı vekilince dosyaya sunulan ve havale tarihi bulunmayan vekaletnamenin hangi tarihte verildiği ve davacının yargılama sırasında avukatla temsil edilip edilmediği anlaşılamamakta olup mahkemece bu husus gözden kaçırılarak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden Demsan Ltd. Şti’ye iadesine 11/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.