Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/3506 E. 2014/3397 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3506
KARAR NO : 2014/3397
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

MAHKEMESİ : Altınözü Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2012
NUMARASI : 2011/256-2012/285

Davacı, fazlaya dair taleplerinin saklı kalmak koşuluyla sigortalılık başlangıç tarihinin 17/09/1996 olduğunun tespitiyle, 17/09/1996-01/10/2008 tarihleri arasında sigortalı olduğuna karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 17.09.1996 ile 01.10.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespitini istemiştir.
Mahkemece istemin kısmen kabulü ile; davacının 23.09.1996-01.10.2008 tarihleri arasında zorunlu Bağ Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 1479 sayılı Yasa’ya 4956 sayılı Yasa ile eklenen Geçici 18. maddesinde “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu Kanuna göre zorunlu, sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir. Aynı şekilde 8.5.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesinde, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç diğer alt bentlerine göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüğünün bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlayacağı; ancak, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentlerine göre sigortalı sayılanlardan bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi ile 4/10/2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet süreleri bulunmak kaydıyla, sigortalının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunmak ve kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde ödemesi halinde, bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1413317425 Bağ-Kur nosu ile 28.06.2010 tarihli giriş bildirgesine istinaden 01.10.2008 tarihi itibariyle sigortalılığının başlatıldığı, 18.02.2011 tarihinde terkinin verilip, prim ödemesinin bulunmadığı 23.9.1996 tarihinden itibaren vergi kaydının devam ettiği ve 0815469120 bağkur sicil numarasına ait giriş bildirgesinin dipkoçanının davacı tarafından sunulup, bu numaranın kendisine ait olduğunun belirtildiği ve davalı Kurum tarafından bu numarada giriş bildirgesinin ve kaydın bulunmadığı belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacının zorunlu sigortalılık koşullarına sahip olduğu dönemde ve 1479 sayılı Kanunun Geçici 18. maddesinde ve 5510 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesinde belirtilen sürede zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak 1413317425 sicil no ile 01.10.2008 tarinde tescili doğru olup, Kurum kayıtlarında olmayan 815469120 bağkur sicil numarasına istinaden ve vergi kaydına dayanılarak 23.9.1996-1.10.2008 tarihleri arasında sigortalılığına karar verilmesi hatalı olup, davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.