YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3480
KARAR NO : 2014/3209
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
MAHKEMESİ : Osmaniye İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2012
NUMARASI : 2012/78-2012/62
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.06.1999 – 14.12.2007 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının, narenciye kasası yapım işinde ağaç pişirme fırınında çalıştığını iddia ettiği, davacı adına davalı işyerince düzenlenen 05.01.2001 tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğu, ayrıca davacının davalı işyerinde 05.01.2001 – 14.02.2001 ve 14.12.2007 – 22.06.2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarının davalı Kurum’a bildirildiği, dönem bordrolarının dosya arasına alınmadığı, ücret bordrolarının dosyada bulunduğu, ancak davacının imzasının olmadığı, ücret bordrolarında isimleri bulunan tanıkların davacının 10 yıl kadar davalı işyerinde çalıştığını beyan ettikleri, söz konusu tanıkların aynı zamanda çalışmanın aralıklı olduğunu beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi ile halen 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenilen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece, 14.02.2001 – 14.12.2007 tarihleri arasındaki ücret bordrolarında tanıkların kısmi bildirimleri bulunmasına rağmen davacının kaydı ve ödemesi bulunmadığı, kayıtları mali denetime tabi bir şirkette ücret kaydı olmaksızın çalışma iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının 2007 yılından sonraki çalışmalarının bildirildiği belirtilerek dava reddedilmişse de; ücret bordrolarında isimleri bulunan tanıkların davacının yaklaşık 10 yıl davalı işyerinde çalıştığını beyan etmeleri, dosyada mevcut ücret bordrolarında bazı dönemlerde işyerinde sadece bir kişinin çalışmış olarak bildirilmesine rağmen, davacı vekilinin dosyaya delil olarak sunduğu ve davalı işyerinde işçilerin çalışmalarına ait olduğu anlaşılan, davalı işveren vekilince de aksi iddia edilmeyen CD ortamına aktarılmış görüntülerden davalı işyerinin kapasitesinin sadece bir işçi ile yürütülemeyecek olduğunun anlaşılması karşısında yeterli inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümünü dosyaya getirtmek, daha sonra yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tespit edilememesi veya beyanlarının yeterli bulunmaması halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıkları dinlemek, davalı işyerinde keşif yapmak, gerekiyorsa bordro ve/veya komşu işyeri tanıklarını keşif sırasında dinlemek, davacı vekili tarafından sunulan görüntülerdeki işyerinin aynı işyeri olup olmadığını ve davalı işyerinin kapsam ve kapasitesini saptamak, bilirkişi marifeti ile davalı işyerinin davacının talep ettiği döneme ilişkin defter ve belgelerini incelenerek, ücret bordrolarında bir işçinin çalıştığının bildirildiği dönemlere de ayrıca dikkat edilerek, belgelerdeki üretim, malzeme alımı, eletrik-su tüketimi gibi bilgileri karşılaştırarak gerçek kapasiteyi saptamak, tanık beyanlarının çalışmanın aralıklı olduğunu da beyan ettikleri dikkate alınarak bu dönemler de saptandıktan sonra toplanan deliller ışığında, davacının çalışmalarını hiç bir tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit ederek sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece söz konusu fiili ve hukuki gerçekler dikkate alınmadan eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.