YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3401
KARAR NO : 2014/3355
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
MAHKEMESİ : Trabzon 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/01/2013
NUMARASI : 2012/92-2013/51
Davacı, primleri ödenmemiş sürelerdeki 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının iptali ile bu sürelere ilişkin prim borcunun olmadığının tespitine ve 01/07/2011 tarihi itibariyle, 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, primleri ödenmemiş sürelerdeki 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının iptali ile bu sürelere ilişkin prim borcunun olmadığının tespiti ve 1.7.2011 tarihi itibari ile 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep etmiş, 18.10.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 1479 sayılı Yasa uyarınca aylığa hak kazandığının tespitini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile, davacının primleri ödenmemiş bağ-kur’lu günlerinin iptali ile bu günlere ilişkin prim borcunun olmadığının tespiti ile tahsis dilekçesinin verildiği ayı takip eden aybaşı olan 1.7.2011 tarihinden itibaren 4-b statüsünde yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiş, iptal edilen bağ-kur’lu günler hüküm de gösterilmemiştir.
Oluşturulan hükümde iptaline karar verilen sigortalılık süresi açıkça gösterilmediğinden hükmün infazı mümkün olmayıp bu durum, HUMK 389. (HMK. 297/2 maddesine aykırı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de; 5510 sayılı Yasa’nın 53. maddesi uyarınca değerlendirme yapılmaksızın sigorta sürelerinin tespiti ile yaşlılık aylığı talebi açısından yapılan değerlendirme hatalı olmuştur.
Gerçekten 1.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasa kapsamında bağ-kur sigortalı olanların gerek 506 ve gerekse 2926 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulü gerekcektir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasa’nın 33. maddesi ile değiştirilen ” Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi” başlıklı 53/1 maddesi; ” Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı ” hususunu düzenlemiş olmakla, önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanımıştır.
Ancak 5510 sayılı Yasanın 53/1. maddesi 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilerek (b) bendi kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi kapsamında sigortalılığın çakışması halinde (a) bendi kapsamındaki sigortalılığa geçerlilik tanınacağı şeklinde bir düzenleme getirilmiş olup, yasanın ilk halinde önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanıyan 53/1. maddesi, 1.3.2011 tarihinde değiştirilerek, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalara geçerlilik tanınacağı şeklinde değiştirilmiş ve 6111 sayılı Yasanın Geçici 33. maddesi ile de bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; mevcut yasal düzenlemelere göre değerlendirme yapılmadığı ortadadır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının sigortalılık süresinin tespitinde 5510 sayılı Yasa’nın 53. maddesi dikkate alınarak bir değerlendirme yapılarak, iptaline karar verilen sigortalılık sürelerinin açıkça hükümde gösterilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.