Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/2436 E. 2014/7478 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2436
KARAR NO : 2014/7478
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2010/15-2012/942
.
Davacı, davalı Kuruma 13.568.27 TL borcunun olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R

Dava, davacının aldığı yetim aylığı nedeniyle Kurum tarafından davacıya fuzuli ödeme olarak çıkartılan 13.568,27 TL borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı kuruma 13.568,27 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının babası Süleyman Şanlıtürk’ün 5434 sayılı yasa kapsamında emekli olduğu ve 26/03/1985 tarihinde vefat ettiği, davacıya 01.07.1995 tarihinde tek yetim olması nedeniyle %50 oranında yetim aylığı bağlandığı, davacının 15.05.2009 tarihinde evlenmesiyle aylığı kesilerek (618.43xl2=) 7.421,16 TL evlenme ikramiyesi tahakkuk ettirildiği, davacının kız kardeşi H. C.’e eşinin vefatı nedeniyle 01.11.2005 tarihinde, diğer kız kardeşi F. D.’a eşinin vefatı nedeniyle 01/10/2008 tarihinde aynı dosyadan yetim aylığı bağlandığı, davacının 15/05/2009 tarihinde evlenmesi nedeniyle bu tarihten itibaren yetim aylığının kesildiği, Kurum tarafından davacıya yazılan 13/11/2009 tarihli yazıda tek başına babasından dolayı yetim aylığı almakta iken kızkardeşi H. C.’in eşinin 27/10/2005 tarihinde vefat ettiğinden dul kalması nedeniyle müracaatı üzerine 01/11/2005 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlandığı, ayrıca kız kardeşi F. D.’un da eşinin 24/09/2008 tarihinde vefat etmesi nedeniyle dul kalmasından dolayı 01/10/2008 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlandığı, bu nedenle 01/11/2005-31/05/2009 tarihleri arasında davacıya yersiz ödenen aylık, fark ve ek ödeme toplamı olan 11.347.66 TL’nin ve 4.329.00 TL evlenme ikramiyesi toplamı olan 15.676.66 TL’nin adına borç çıkartıldığı, aylığa giren kız kardeşi F. D.’a çıkan aylık farklarından 2.108.39 TL’nin borcuna mahsup edilmesini kabul ettiği, dolayısıyla 13.568.27 TL borcunun bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96/1. maddesinde “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davacı tek başına hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla yetim aylığı almakta iken kızkardeşlerinin de eşlerinin vefat etmesi ile babalarından dolayı yetim aylığı almaya başlamaları ile davacının aldığı aylık miktarı ile ilgili olarak aylık bağlama oranının değiştirilmesi gerekirken Kurum tarafından bu işlemin yapılmayarak davacıya yapılan ödemeler ile ilgili fazla ödeme olduğu gerekçesiyle davacıya borç çıkartıldığı, bu durumun Kurumun hatalı işleminden kaynaklandığı, davacının yapılan fazla ödemeler konusunda iyi niyetli olduğu anlaşıldığından 5510 sayılı Yasanın 96/1-b maddesi gereğince değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.