Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/232 E. 2014/1316 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/232
KARAR NO : 2014/1316
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Erzin Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2012
NUMARASI : 2010/229-2012/39

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi….. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava; davacının, 01.06.1985 – 31.07.1985 tarihleri arasında davalı Belediyede geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, davacının, 01.06.1985 tarihinde 1 gün, 01.07.1985 – 30.08.1985 tarihleri arasında 60 gün olmak üzere toplam 61 gün çalışmış olduğunun tespitine karar verilmiş ise de; bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 30.03.2010 tarihinde askerlik borçlanması yapan davacının, 31.03.2010 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, davacının tahsis talebi üzerine Belediyeden, Kuruma bildirilmiş ise davacının işe giriş bildirgeleri ve dönem bordrolarının tasdikli suretinin istenildiği, ancak Belediyenin 01.06.2010 tarihinde davacı adına 01.06.1985 tarihli işe giriş bildirgesini hazırlayarak Kuruma gönderdiği, dosya içerisindeki dava konusu döneme ilişkin dönem bordrolarının Kuruma ne zaman verildiğine dair üzerinde herhangi bir şerh olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin süresinde olmadığı, 25 yıl sonra hazırlandığı, Kurum müfettişleri tarafından davalı Belediye’de teftiş yapıldığı anlaşılmasına rağmen, teftişin yapıldığı zamana dair dosyada herhangi bir bilgi olmadığı, ayrıca müfettiş raporunun da dosyada olmadığı, bu nedenle davacının çalışmaları ile ilgili olarak herhangi bir tespit olup olmadığının anlaşılamadığı görülmüştür.
Sonradan, geçmişe yönelik olarak düzenlenen belgeler ile hak düşürücü sürenin kesilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, davalı Kurumdan ve Belediye’den dava konusu döneme ait müfettiş raporunun getirtilmeden ve bu raporda davacının çalışmaları ile ilgili herhangi bir tespit olup olmadığı araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Kabule göre de;
6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi kapsamında mahkemeler taleple bağlılık kuralına göre tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan daha fazlasına karar veremezler. Davacının 01.06.1985 – 31.07.1985 tarihleri arasında davalı Belediyede geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine rağmen Mahkemece talep aşılarak 30.08.1985 tarihine kadar hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Öte yandan; 1985 yılı Haziran ayına ait dönem bordrolarında davacının adının olmadığı, S.. Ö.. isminin yer aldığı, bu kişinin davacı olup olmadığının araştırılmaması da hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davalı Kurumdan ve Belediye’den dava konusu döneme ait müfettiş raporu getirtmek, bu raporda davacının çalışmaları ile ilgili herhangi bir tespit olup olmadığını belirlemek, raporda davacının çalışması ile ilgili tespit bulunması halinde, bu işlem hak düşürücü süreyi keseceğinden taleple bağlı kalarak davayı kabul etmek, aksi halde sonradan, geçmişe yönelik olarak düzenlenen belgeler ile hak düşürücü sürenin kesilmeyeceğini gözönünde tutarak davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan E.. B..’na iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.