YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2289
KARAR NO : 2014/7166
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : Konya 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2009/1006-2012/563
Davacı, Kurumca düzenlenen 2005/12654 takip nolu ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, 6183 sayılı Kanun’un 79.maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirilerinden doğan borcun takibi maksadıyla gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu 2005/012654 takip numaralı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, dava dışı S. Tekstil San. ve Tur. Tic. A.Ş.’nin davacıdan Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/799E, 2008/103K sayılı ilamından dolayı 448.057,05 YTL alacaklı olduğu, davalı Kurum’un dava dışı Serko Tekstil San. ve Tur. Tic. AŞ’nin prim borçlarından doğan alacağını davacıya gönderdiği 21.05.2008 tarih ve haciz ihbarnamesi ile talep ettiği, davacının bu ihbarnameye 29.05.2008 48950 varide no lu ile Kurum’a intikal eden dilekçesi ile cevap verdiği, cevabında; dava dışı S. San. ve Tur. Tic. A.Ş.’nin henüz kesinleşmiş bir alacağı olmadığını, aralarında görülen davanın temyiz aşamasında olduğunu ve kesinleştiğinde bilgi verileceğini bildirdiği, davacının 24.08.2009 tarihinde dava dışı S.Tekstil San. ve Tur. Tic. A.Ş.’nin ilamdan doğan alacağını hakkında başlatılan icra takibi dosyasına ödediği, davalı Kurum’a da Ankara 3.İcra Dairesi’ndeki icra dosyasına ödeme yapıldığını 04.09.2009 tarihinde bildirdiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79.maddesinde; “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin
geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanun’un 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir.
Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.” düzenlemesi ile davalı Kurum borçlularının davacı gibi üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarının haczedilmesi usulü gösterilmiştir.
Somut olayda; davacının haciz ihbarnamesi üzerine davalı Kurum’a verdiği cevapta dava dışı şirketin kendisinden alacaklı olduğunu bildirdiği ve aralarındaki davanın henüz sonuçlanmadığını, sonuçlandığında davalı Kurum’u haberdar edeceğini bildirerek zımni olarak yed’inde alacak olduğunu kabul ettiği açıktır. Davacının buna rağmen dava sonuçlandığında davalı Kurum’u haberdar edip ödemeyi davalıya yapması gerekirken icra dairesine ödeme yapması iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gibi davacının, icra dairesine yaptığı ödeme davacıyı davalı Kurum’a karşı sorumlu olmaktan kurtarmayacaktır. Haciz ihbarnamesine rağmen haczi uygulamayan davacı, kendisine gönderilen haciz ihbarnamesindeki borç miktarı ile sınırlı olarak davalı Kurum’un uğradığı zarardan sorumludur. Tüm bu sebeplerle davacının icra dairesine ödeme yaptığı gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline dair istemi yerinde değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.