Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22677 E. 2014/16814 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22677
KARAR NO : 2014/16814
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

MAHKEMESİ : Manisa 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/10-2013/238

Davacı, yetim aylığının iptaline ilişkin kurum işleminin iptaline, kesildiği tarihten itibaren tekrar ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi G.. A.. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının ölen annesi nedeniyle aldığı ölüm aylığının Kurum tarafından ayrıldığı eşle birlikte yaşama gerekçesi ile kesildiğini belirterek bu aylığın yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar hatalı olmuştur.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 30.06.2012 tarihli SGK kontrol memur raporunda, muhtar beyanında davacının ayrıldığı eşle birlikte daire alıp beraber yaşadıklarının bildirildiği ve ismini vermeyen komşu beyanlarından davacı ve eski eşin birlikte yaşadıklarının anlaşıldığından bahsedilmiş ise de raporun soyut nitelikte olduğu, eski eşin psikolojik sorunlarının bulunduğu ve 15.03.2013 tarihinde davacı için eski eşe yönelik Aile Mahkemesi kanalıyla koruma kararı verildiği, tanık beyanlarından davacının kızının psikoloji için eski eşin kısa süreliğine davacı ile kaldığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, Anayasanın 20. maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm deliller toplanmalıdır. Davacının eski eşinin çalışıp çalışmadığı, çalışır ise işyeri adresi ile yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak, muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, tespit olunan adreslerdeki yakın komşuların tanıklıklarına res’en başvurularak somut ve açık beyanları alınmalı, eski eşin tespit olunacak adreslerindeki su, elektrik, telefon aboneliklerinin kimin adına tesis edildiği saptanmalı, davacının eski eşinin nerede çalıştığı ve maaşı var ise hangi bankadan maaş aldığı da araştırılmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/ Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle/köy muhtar ve azaların tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine ayrıntılı olarak başvurulmalı, çocuk var ise kimle kaldığı ve öğrenim durumları devam ediyor ise nerede öğrenim gördükleri açıklığa kavuşturulmalı,böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucun davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.