Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22619 E. 2014/19229 K. 01.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22619
KARAR NO : 2014/19229
KARAR TARİHİ : 01.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/22-2013/237

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 18.6.2003 ile 31.1.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının itibari hizmet süresinden sayılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, kısa kararda “Davanın kabulüne, davacının 18.6.2003 ile 31.1.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde sigortalı olarak çalışmış olduğunun tespitine” karar verilmiş ise de gerekçeli kararda ” Davacının çalıştığı işyerinin basın işyeri olduğu, davacının yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmeni görevinde bulunduğu yazılı belgelerle görüldüğünden davacının 5953 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmesi ve bilirkişi raporu doğrultusunda 5953 sayılı yasaya tabi 912 gün çalışmasının mevcut olduğuna” karar verilmiştir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar; esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysaki, 10.9.2013 günlü oturumda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Kısa kararda davacının davalı işyerinden bildirilen hizmetinden söz ederken, gerekçeli kararda itibari hizmetten söz edilmiştir. Bu durumda, konuyla ilgili 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK’nın 298/2 maddesi uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 01/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.