Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22505 E. 2014/2912 K. 24.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22505
KARAR NO : 2014/2912
KARAR TARİHİ : 24.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2008/540-2013/413

Davacılar iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan E… Mühendislik İnşaat ve Ticaret A.Ş vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Dursun Sabay tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davacılar vekilinin tüm, davalı şirket E… Müh.İnş. ve Tic.A.Ş vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacı sigortalının maddi ve manevi zararlarının , davacı eş ve çocukların ise manevi zararların giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece; davacı sigortalı için 14.848,37TL maddi tazminat ile 20.000,00TL manevi tazminatın yine davacı eş ve çocuklar için ayrı ayrı 5.000,00’erTL manevi tazminatın davalı E… Müh.İnş. ve Tic.A.Ş’den tahsiline, diğer davalı A.. O.. aleyhine açılan davaların reddine karar verilmiştir.
Davacı sigortalının davalı E… Müh.İnş. ve Tic.A.Ş ait iş yerinde çalışmakta iken, 18.03.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle oluşan meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının % 22 olduğu açıktır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişimidir? Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca ve çocuklar gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem
nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Nitekim, kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebileceklerine (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.
Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olunup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği”hükmü getirilmiştir.Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlülük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve yaralanan sigortalının yakınlarının manevi tazminat davası bakımından haksahipliği durumu ön şartı olarak “ağır bedensel”zarar koşulunu getirmiştir.
Bunun yanında Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Somut olaya gelince; haksız fiil zamanında yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar kanunu, yukarıda açıklanan ilkeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ışığında ,iş kazası nedeniyle sağlık bütünlüğü bozulan sigortalının anne ve babasının manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu düşünülse dahi, olayın özelliğine, yaralanmanın niteliğine, meslekte kazanma gücündeki kayıp oranına ve özellikle sigortalı İ.. A..’ın yaralanmasının ağır bedensel zarar oluşturmamasına göre davacı eş ve çocuklar lehine yansıma yolu ile manevi tazminat verilemeyeceğinin anlaşılması karşısında bu davacıların(E. A., H. A., R. A.) manevi tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi kaza tarihine, tarafların kusur dağılımı ile sosyal ekonomik durumlarına göre davacı sigortalı İ.. A.. lehine hükmedilen 20.000,00TL manevi tazminat da fazladır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalı E… Müh.İnş. ve Tic.A.Ş vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden E… Müh. İnş Tic. A.Ş’ye iadesine
24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.