Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22490 E. 2014/16707 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22490
KARAR NO : 2014/16707
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2011/74-2013/364

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/04/1982-01/07/1982 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 01/04/1982 tarihinin sigortalılık başlangıcı olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01/04/1982 olarak tespit ve tesciline karar verilmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Dosya içeriğinden, davacının iddia edilen 22322324336.32.06 sicil sayılı işverene bağlı olarak 01/04/1982 tarihinde çalışmaya başladığını gösterir işe giriş bildirgesinin 30/04/1982 tarihinde davalı Kuruma intikal ettirildiği, ancak davacının hizmet cetveline göre ilk sigorta priminin 02/04/1990 tarihinde işe girdiği 6281128.34.04 sicil numaralı işyeri tarafından ödendiği, öncesinde prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış, davalıya ait işyerinin 5510 sayılı Yasa kapsamında olmadığı, bordro düzenlemediği tespit edilmiş, vergi kaydı araştırmasında, davalıya ait işyerinin bulunduğu belirtilen hanın 2006 yılında yıktırıldığı, mahallin halen boş olduğu, davalı işverenin tanınmadığı, vergi kaydının tespiti için kimlik numarası ve vergi numarasının tespiti gerektiği şeklinde yanıt verildiği görülmüş, buna rağmen mahkemesince, davalı işverenin TC kimlik numarası ve vergi numarası belirtilerek yeniden vergi kaydı araştırması yaptırılmadığı görülmüş; kolluk tarafından davalıya ait işyeri adresinde yapılan komşu işyeri araştırması sonucunda, işyerinin bulunduğu hanın yıkıldığı, çevrede davalı işvereni tanıyanın olmadığı bildirilmiştir. Davacı işveren M.. B.. beyanında, İstanbul Vefa semtinde 1982 yılından itibaren tekstil işi için atölye açtığını, yanında çalışan 3-4 işçiden birinin de davacı olduğunu, davacının bu atölyede makinacı olarak çalıştığını, davacının ne kadar süre ile bu işyerinde çalıştığını hatırlamadığını, sigorta primlerini ödediğini ifade etmiş olup, davacının tanık olarak gösterdiği E.. ise B.. Triko isimli ağabeyine ait işyerinde 1981-1986 yılları arasında sigortalı olarak çalıştığını, davacının da B.. Triko isimli işyerinin bulunduğu G.. Kardeşler İşhanında tekstil triko işyerinde 1982 yılı başlarında çalışmaya başladığını, 3-4 yılboyunca bu işyerinde çalıştığı için davacıyı tanıdığını beyan etmiş olup, davacı tanığı Ekrem’in, dosyaya sunulan hizmet cetveline göre 1981 yılında 318721.34.04 sicil sayılı işyerince sigorta prim ödemesi yapıldığı, sonrasında 1986 yılına kadar prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmış, davacı tanığının çalıştığı tespit edilen 318721.34.04 sicil sayılı işyerine ait S.. S.. dosyası, kanun kapsamına alınış ve kanun kapsamından çıkış tarihleri ile 1982 yılına ait dönem bordrolarının istenmediği, davalı Kurumdan G.. Kardeşler İşhanı adresinde 1982 yılında faaliyet gösteren işyerlerinin adları, işyeri sahiplerinin kimlik bilgileri ile varsa dönem bordrolarının talep edilmediği görülmüş, davacının iddia ettiği tarih itibari ile 19 yaşında olması dikkate alınarak, askerliğe sevk ve terhis tarihlerinin de araştırılmadığı anlaşılmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Somut olayda, yapılacak iş; davacının çalıştığını iddia ettiği döneme ait kuruma ibraz edilen bordro bulunmadığı anlaşılmakla; davalı işverenin TC kimlik numarası ve vergi kimlik numarası bildirilerek vergi kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması ile davalı S.. S..’dan davalıya ait işyerinin 1982 yılında faaliyet gösterdiği G.. Kardeşler İşhanında, davalı işyeri ile eşzamanlı olarak faaliyet gösteren işyerlerinin adları, işyeri sahiplerinin kimlik bilgileri ile varsa dönem bordrolarının talep edilmesi, yine davacının tanık olarak gösterdiği Ekrem’in 1981 yılında çalıştığı tespit edilen 318721.34.04 sicil sayılı işyerine ait S.. S.. dosyası, kanun kapsamına alınış ve kanun kapsamından çıkış tarihleri, işverenin kimlik bilgileri ile 1982 yılına ait dönem bordrolarının istenmesi ile tespit edilecek komşu işyerlerinde çalışan komşu işyeri bordro tanıkları ve komşu işyeri sahiplerini re’sen tanık olarak dinlemek, ayrıca beyanına başvurulan tanıklardan, davacının yaptığı işin ne olduğu, işe uygun nitelikli eleman olup olmadığı, aldığı ücret gibi hususları da sorup, davacının askerliğe sevk ve terhis tarihlerini tespit ederek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/09/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.