Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22385 E. 2014/6408 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22385
KARAR NO : 2014/6408
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

MAHKEMESİ : Kütahya İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/07/2013
NUMARASI : 2012/135-2013/273

Davacı, 01/10/2008 tarihli 4/b tarım sigortalısı yapılan işlemin iptaliyle 01/10/2008 tarihinden 06/11/2009 tarihine kadar 5510 sayılı Yasanın 4/1-a bendi kapsamında sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 01/10/2008 tarihinden sonraki tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile bu dönemde 5510 sayılı Yasanın 4-1-a kapsamında sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin 01/12/2011 tarih ve2010/7813 Esas 2011/11995 Karar sayılı bozma ilamı üzerine, mahkemece yazılı şekilde istemin kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ile varılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 4/b-4 maddesi ile “tarımsal faaliyette bulunanların bu kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılacağını”, 5510 sayılı Yasa’nın 6/i maddesi “Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin bu kanunun kısa ve uzun madeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılmayacağını”, 5510 sayılı Yasanın 8/3 maddesi ” tarımsal faaliyeti bulunanların kanunla kurulu meslek kuruuluşlarına kayıt tarihinden itibaren ilgili Kurum ve Kuruluş ve birliklerin sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek en geç bir ay içinde Kuruma vermekle yükümlü olduklarını, ayrıca tarımla uğraşanların kendilerinin de bildirim yapabileceklerinin belirtildiği” 5510 Sayılı Yasanın 9/b-5 maddesi “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten itibaren sigortalılığının sona ereceği” düzenlenmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/01/1987-13/05/2009 tarihleri arası Kurumca tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği, teslim ettiği ürünlerden 1994-2008 arası her yıl prim kesintisinin yapıldığı, 30/08/2003-13/05/2009 tarihleri arası ziraat odasına kayıtlı olduğu, adına kayıtlı 40 dekar tarla bulunduğu, 1996-2009 arası kısa süreli SSK kapsamında hizmetleri bulunduğu, kolluk tutanağında kendi ihtiyacını karşılayacak şekilde tarımla uğraştığının belirtildiği, hukukçu bilirkişiden alınan raporda uyuşmazlık konusu dönemde 5510/4-1-a kapsamında sigortalı olduğu kanaatinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, uyuşmazlık konusu dönem yönünden, davacının tarımsal faaliyetinin 5510 sayılı Yasanın 6. maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamında kalıp kalmadığı hususunda, ziraatçi bilirkişi yerine hukukçu bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu olan dönemde, davacının yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olup olmadığını (5510 s.Y. geçici 16. maddesinde belirtilen oranlar dikkate alınarak) konusunda uzman ziraatçi bilirkişi marifetiyle tespit ettirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde ve eksik araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 31/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.