Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22370 E. 2014/27546 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22370
KARAR NO : 2014/27546
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2013
NUMARASI : 2011/260-2013/499

Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, araç üzerine konulan haczin kaldırılması ve davacının ödeme emrine konu borçtan sorumlu olmadığının tespiti, ödeme emri ve takibin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davaya konu 19.7.2010 düzenleme tarihli 12369 nolu takip kart numaralı ödeme emrinin iptali ile davaya konu ödeme emrinden davacının borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, eldeki davanın 6183 sayılı Kanun’un 58.maddesinde açıklanan (7) günlük hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, 2010/12369 sayılı ödeme emrinin 06.08.2010 tarihinde aynı işyerinde daimi çalışana tebliğ edildiği belirtilmiş ise de bu adresin dava dışı şirketin ticari ikametgahı olduğu, davacının Mernis adresinin farklı olduğu ve böylece tebligatın usulüne aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı tarafın 13.08.2010 tarihinde Kuruma sunduğu dilekçe ile 06.08.2010 tarihini tebliğ tarihi göstererek borca itiraz ettiği ve haczin kaldırılmasını talep ettiği, itiraz yazısının içeriğinden ödeme emrinin içeriğine vakıf olduğunun anlaşıldığı, davacının 01.07.2010 tarihinde Kurum kayıtlarına giren dilekçesinde “anonim şirket sigorta prim borçları nedeniyle araç üzerine konulan haczin kaldırılmasını” istediği, bu dilekçede bahsi geçen haciz ve ödeme emri sayısının dava konusu ile aynı olduğu ve böylece davacının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32.maddesine göre en geç 13.08.2010 tarihinde tebliğe muttali olduğu, Kuruma yapılan itirazın hak düşürücü süreyi kesmediği ve durdurmadığı anlaşılmakla 03.05.2011 tarihinde süresinden sonra açılan davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi