Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22344 E. 2014/24441 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22344
KARAR NO : 2014/24441
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2013/599-2013/431

Davacı, 01/08/2009 tarihinden itibaren emekli maaşının ödenmesine, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacının tüm, davalı Kurumun ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, yaşlılık aylığının 01.08.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi ve davacının Kuruma 29.874,30 TL borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01.11.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının ve bu tarih itibariyle aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 06.07.1962 doğumlu davacının 07.03.2006 tarihinde yurt dışında geçen süreyi borçlanma talebinde bulunduğu, 06.07.1980-31.12.1997 tarihleri arasındaki 6295 günlük süreyi 27.12.2006 tarihinde ödediği, 22.07.2009-09.01.2012-11.05.2012 tarihlerinde üç defa aylık talebinde bulunduğu, anonim şirket kurucu ortağı olması nedeniyle 04.10.2000-25.05.2012 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, eldeki davada yaşlılık aylığının 01.08.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi talebinde bulunmuş ise de 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanun’un 79.maddesi ile 3201 sayılı Kanun’un 6. maddesinin (B) fıkrası “B) Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz.” biçiminde düzenlenmiş olmakla; davacının anonim şirket kurucu ortağı olması nedeniyle 04.10.2000-25.05.2012 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı (5510 SK m 4/1-b kapsamında) olması nedeniyle davacının bu dönemde yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün değildir.
3201 sayılı Kanun’un 6.maddesinin (B) fıkrasının ilk paragrafı 19.06.2010 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanun’un 15.maddesi ile yeniden düzenlenmiş olup davacının 01.07.2010 tarihinden itibaren sosyal güvenlik destek primine tabi aylık alması mümkündür. Ne var ki davacının bu tarih itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanabilmesi için yaş, prim ödeme gün sayısı ile prime dair borcun olmaması koşullarını birlikte taşıması gerekir. Somut olayda, 06.07.1962 doğumlu davacı 9000 gün prim ve 47 yaş koşulu ile aylık alabilir. Davacının 6295 gün yurt dışı borçlanması ve 30.06.2010 tarihi itibariyle 3506 gün olmak üzere 9801 gün prim ödemesi bulunmaktadır. Davacı 04.10.2000-25.05.2012 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğu döneme ait prim borcunu 08.10.2013 tarihinde ödemiştir. Davacının tahsis talep tarihi itibariyle aylık bağlama koşullarına sahip olmamasına karşın daha sonra bu koşulları sağlaması halinde takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanması gerekir. Davacı yaş, prim ödeme gün sayısı ile prime dair borcun olmaması koşullarını sağladığı 01.11.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanmakta ise de dava tarihi olan 13.07.2012 ve karar tarihi olan 31.10.2013 tarihleri itibariyle aylık koşullarına sahip olmadığından, mahkemece dava tarihi itibariyle koşulları bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacıya yükletilmesine, 20/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.