Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22299 E. 2014/9826 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22299
KARAR NO : 2014/9826
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 20. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/09/2013
NUMARASI : 2013/34-2013/79

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre temyiz eden davalı şirketler vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, 12.08.2004 tarihinde Türkmenistan’da geçirdiği iş kazasında yaralanarak %42,2 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 295.188,35TL maddi, 20.000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 12.08.2004 tarihli zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kaza neticesinde sigortalının %42,2 oranında sürekli iş gücü kaybına maruz kaldığı, kazanın oluşumunda %75 oranında davalı şirketlerin, %25 oranında ise kazılının kusurlu bulunduğu, hükme esas alınan hesap raporunda davacının aktif dönemdeki tüm zararlarının bazı sendikalar ile dava dışı birtakım şirketlerin bildirdiği ücretler gözetilerek asgari ücretin 3.02 katı üzerinden hesaplandığı anlaşılmıştır.
İş kazasına maruz kalan sigortalının, maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Bunun yanında bir işçinin yurt içinde yaptığı iş bakımından yurt dışında aynı işi yaparken aldığı ücret ile aynı yada o ücretten daha fazla miktarda ücret alabileceğinin kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır.
Somut olayda, davacının yurt dışındaki ücreti noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak sendikalı olduğuna dair dosyada bir kayıt bulunmayan davacı sigortalının yurt içindeki gerçek ücretinin tespiti noktasında birtakım sendikalar ile dava dışı birtakım şirketlerden emsal ücretin araştırılması doğru olmadığı gibi yine davacının aktif dönem zararının hesaplanması sırasında yurt içinde çalışacağı sürede yurt dışı ücreti ile aynı miktarda ücret alacağı kabulüne göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; öncelikle davacı sigortalının yaptığı işi, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odalarından (demir işçileri odası, kaynak işçileri odası vb.) olay tarihinde kazalı işçinin yurt içinde alabileceği emsal günlük net ücretleri sormak, sigortalının gerçek ücretini bu şekilde tespit ettikten sonra dosyanın hesap bilirkişisine tevdi ile sigortalının aktif dönem zararı bakımından kazalandığı işin yurt dışındaki muhtemel süresince bordrolardan tespit olunan ve asgari ücretin yaklaşık 3,02 katı ücretten, kalan aktif dönem zararı bakımından ise yukarıda belirtilen esaslara göre belirlenecek ücretten yine sigortalının yurt içi ücretinin yurt dışı ücreti ile aynı yada ondan daha fazla olmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunacağını da gözeterek sigortalının maddi zararını yeniden hesaplatmak ve tüm delilleri bir arada değerlendirip sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı şirkeler vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 05.05.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.