Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22291 E. 2014/2054 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22291
KARAR NO : 2014/2054
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2013/132-2013/601

Davacı, kurum işleminin iptali ile yeniden ölüm aylığı bağlanmasına, kuruma borçlu olmadığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı; almakta olduğu ölüm aylığının, eşinden muvazaalı olarak boşandığından bahisle davalı Kurum tarafından kesildiğini beyanla Kurum işleminin iptalini ve borçlu olmadığının tespini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar Dairemizin 30.01.2013 Tarih ve 2011/6691 esas, 2013/1599 karar sayılı kararı ile yeterli araştırma yapılmadığından bahisle bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece bozma kararı gereğince yapılan araştırmalardan sonra yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece, davacının 08.03.2006 tarihinde boşanmak için dava açtığı, aynı tarihte eski eşi ile anlaşmalı olarak boşandıkları ve kararın 14.04.2006 tarihinde kesinleştiği, davacının babasının ise 05.04.2006 tarihinde vefat ettiği, davacının boşandığı eşi ile eylemli olarak birlikte yaşamadığı, özürlü çocuklarının bulunması nedeni ile aynı çatı altında altlı üstlü yaşadıklarının anlaşıldığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmişse de dosya kapsamından; kontrol memuru tarafından inceleme yapıldığı tarihte davacının yaşadığı anlaşılan E.. Köyü muhtarı Z. T. 15.06.2010 tarihli zabıta tutanağında ve 11.03.2010 tarihli kontrol memuru tarafından tutulan tutanakta davacı ile eski eşinin boşanmalarına rağmen birlikte yaşadıklarını beyan ettiği ve her iki tutanakta da imzasının bulunduğu, ancak bu tanığın bozma ilamından sonra mahkemece dinlenildiği ve davacı ile eski eşinin maaş almak için boşanıp boşanmadıklarını bilmediğini, müşterek çocuklarının hasta olması nedeni ile altlı üstlü evlerde oturduklarını ve bazen mecburen biraraya geldiklerini beyan ettiği, söz konusu tanığın sonradan ifade değiştirmesinin makul sayılacak gerekçelere dayanmadığı, kaldı ki boşandıktan sonra altlı üstlü evlerde oturmalarını hasta olan müşterek çocuklarına dayandıran davacının, kontrol memuru raporundan sonra bir kaç kez adresini değiştirdiği anlaşılmakla; davacı ile eski eşinin boşandıktan sonra altlı üstlü
oturmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müşterek çocuklarının hasta olması gerekçe olarak gösterilmekle, kontrol memuru raporundan sonra davacının adres değiştirmesinin bu durumun çocuğun bakımı açısından sakınca yaratmadığını ortaya koyduğu, zabıta araştırması ve kontrol memuru tutanaklarında davacı ile eski eşinin birlikte yaşadığına dair beyanı bulunan muhtarın, sonradan duruşmada beyanlarını değiştirmesinin makul sayılabilecek gerekçelere dayanmadığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 59/2. maddesinde “ Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmünün düzenlendiği ve davacı tarafından tutanakların aksinin ispat edilemediği, ayrıca davacının boşanma tarihi babasının vefat tarihinden önce olsa bile davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesi gereğince asıl olan olgunun “ birlikte yaşama ” olduğu, maddede boşanma saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği de göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.