Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22168 E. 2014/2053 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22168
KARAR NO : 2014/2053
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/153-2013/51

Davacı, emeklilik talebinin kabul edilmesi ve iptal edilen hizmet sürelerinin tespitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davalı Kurum tarafından davacının İstanbul Pazarcılar ve Esnaf odasındaki kaydının geçersiz olduğundan bahisle iptal edilen hizmet sürelerinin geçerli olduğunun tespiti ile davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; ilk olarak, davacının pazarcılık yaptığına dair bilgi edinilemediği gerekçesi ile dava reddedilmiş, Dairemizin 10.12.2012 tarih ve 2011/2972 esas, 2012/22495 karar sayılı bozma kararı ile; davacının oda kaydı geçerli sayılarak sigortalılık sürelerinin ve yaşlılık aylığı koşullarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak, davacının 01.10.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı Kurum tarafından, Oda yetkililerince 1992 tarihinde tasdiklenen üye kayıt defterinde sicil numaralarının yazıldığı ve numara haricinde “a-b” şeklinde yazıldığı, Bağ-Kur’a girecek üyeler cetveli, hazirun cetveli ve makbuzlar istenildiğinde ibraz edilemediği, davacının üye kayıt defterindeki fotoğrafı ile dilekçesinde ibraz ettiği fotoğrafın da benzemediği belirtilerek davacının Oda kaydı iptal edildiği, ancak üye aidat defterinin 1992 yılında notere tescil edildiği, Oda karar defterinin ise 1979 yılında 12.03.1981 tarihli kararda müracaat eden pazarcılardan durumu uygun olanların kayıtlarının yapılmasının kararlaştırıldığı, ancak isimlerinin tek tek yazılmadığı, Oda defterinde inceleme yapan grafoloji ve sahtecilik uzmanı kriminal polis laboratuvarında emniyet müdürü olan bilirkişinin raporunda; Oda defterinde davacının adının karşısında bulunan resmin davacıya ait olmadığını, ancak 11026 numaralı H. O. isimli üyenin fotoğrafının davacıya ait olduğunu bildirdiği, davacının delil olarak sunduğu İstanbul belediyesi Fatih şube müdürlüğünden verilen 14.02.1984 tarihli tezgah kurma belgesinde davacının çarşamba günü
pazarda bisküvi-şeker tezgahı açacağının belirtildiği, İstanbul belediyesi Beşiktaş şube müdürlüğünden verilen 04.04.1981 tarihli tezgah kurma belgesinde davacının cumartesi günü pazarda bisküvi tezgahı açacağının bildirildiği, İstanbul belediyesi Beyoğlu şube müdürlüğünden verilen 04.03.1992 tarihli tezgah kurma belgesinde davacının cuma günü pazarda bisküvi-yumurta tezgahı açacağının bildirildiği, İstanbul Umum Pazarcılar Esnaf Derneği tarafından verilen 23.10.1990 tarihli ve 1 yıl geçerli dernek uygunluk belgesi bulunduğu, davacının 02.03.1981 tarihinde bu derneğe kayıt olduğunu gösteren üye kartı ile 1991-1992 yıllarına ilişkin dernek aidatını ödediğine dair 26.02.1992 tarihli makbuz bulunduğu, derneğin üye kayıt defterinde davacının 02.03.1981 tarihinde kayıt edildiği, 07.02.1999 tarihinde kaydının silindiğinin yazdığı, davacının 1987 yılında davalı odaya Ocak-Mayıs ayları arası aidat ödediğine dair kart bulunduğu, İstanbul belediyesi Hizmet ve Sıhhat cüzdanında davalı oda tarafından basılan 02.03.1981 tarihli kaşe mevcut olduğu, davacıya İstanbul Umum Pazarcılar Esnafı Derneği tarafından verilen hüviyet cüzdanında davacının derneğe kayıt tarihinin ve numarasının Oda defterindeki ile aynı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Dairemizin bozma kararından sonra, 14.08.2013 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olmasına ve söz konusu raporda bilirkişi tarafından davacının; 20.04.1982 – 02.03.1987 tarihleri arasında ( 1.751 gün ) 1479 sayılı Yasa, 02.03.1987 – 30.09.1988 tarihleri arasında ( 569 gün ) 506 sayılı Yasa ve 01.10.1988 – 01.02.1999 tarihleri arasında ( 3.720 gün ) 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılması gerektiği ve davalı Kurum’a prim borcu bulunmaması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağının bildirilmesine rağmen, davacının prim borcu bulunup bulunmadığı davalı Kurum’dan sorulmadan sonuca gidilmesi, ayrıca; eldeki dava ile davacı tarafından, davalı Kurum’ca iptal edilen bir kısım sigortalılık sürelerinin de tespitini amaçlanmış olması karşısında hüküm fıkrasında, davacının hangi sürelerde hangi yasalar kapsamında sigortalı sayılması gerektiği de belirtilmeden, infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacının sigortalılık süresini tespit istemi konusunda karar vermek tespit edilen sürelere göre prim borçlarının ödenip ödenmediğini de dikkate alarak aylık talebi hakkında da sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.