Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22159 E. 2014/1308 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22159
KARAR NO : 2014/1308
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2013
NUMARASI : 2013/458-2013/347

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/09/1987 olduğunun tespitiyle, yurtdışı çalışmalarını borçlanma talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ….tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, Yargıtay incelemesi sonucu kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davalının tüm davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 20.08.1969 doğumlu davacının Almanya’da rant sigortasına girdiği 01.09.1987 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü, yurtdışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında olduğunun tespiti ile borçlanma bedelinin 28.08.2012 başvuru tarihine göre belirlenme hakkının saklı tutulması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının borçlanma miktarına ilişkin talebinin reddine ilişkin önceki hüküm kesinleşmiş olduğundan yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesine yer olmadığına, davacının dava dilekçesindeki diğer talep ve davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Usuli müktesep hak müessesesi HUMK ve HMK’da düzenlenmiş olmamakla beraber, Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. Bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda da usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Yani kesinleşmiş bu kısımlar o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; Mahkemece 29.04.2013 tarihinde, 2012/656 Esas, 2013/239 Karar sayılı ilam ile; “davanın kısmen kabulü ile davacının sigorta başlangıcının 01.09.1987 olarak tespitine, Kurumun borçlanma işleminin iptali ile davacının yurt dışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine, borçlanma miktarına ilişkin hakkın saklı tutulması isteminin reddine” karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, Dairemiz tarafından 30.04.2013 tarih, 2013/11667- 14452 sayılı ilam ile; “davacının borçlanma talep tarihinin 28.08.2012 olup bu tarihten önce Türkiye’de 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında sigortalılığı bulunmadığından 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 4. fıkrasına göre yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(b) bendi kapsamında sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağına ilişkin Kurum işlemi doğru olduğu halde Mahkemece yerinde olmayan gerekçeyle Kurum işleminin iptali ile davacının yurtdışı borçlanmasının 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında olduğunun tespitine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilerek hükmün sadece bu yönden bozulduğu, diğer yönlerden temyiz itirazlarının reddedildiği görülmüştür.
Buna göre, 30.04.2013 tarih, 2013/11667- 14452 sayılı bozma ilamı ile, bozmaya konu yapılmayarak kesinleşen, “davacının sigorta başlangıcının 01.09.1987 olarak tespitine” şeklindeki talebin de reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; uyulmasına karar verilen önceki bozma ilamı gereğince “davacının sigorta başlangıcının 01.09.1987 olarak tespitine,” diğer taleplere yönelik kısmı kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 28/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.