Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2013/22143 E. 2014/2453 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22143
KARAR NO : 2014/2453
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2013/445-2013/712

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 10/02/2005-29/07/2010 tarihleri arası davalı işveren nezdinde geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın davanın kısmen kabulü ile davacının, 01/03/2005- 26/07/2010 tarihleri arası davalı nezdinde kesintisiz çalıştığı bu çalışmalardan 1251 günlük hizmetin bildirilmediğinin tespitine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 01/01/2009 tarihli işe giriş bildirgesinin internet yoluyla Kuruma verildiği, 28/02/2007-30/07/2007 ve 01/01/2009-26/07/2010 tarihleri arası davacı adına bildirim yapıldığı, dönem bordrolarının kısmi olarak (01/01/2009 ve sonrası) getirtildiği, taraflar arasında 01/01/2009 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi düzenlendiği, davacının gösterdiği tanıkların fiili çalışmayı doğruladıkları, davalı işverenin gösterdiği tanıklardan Ö.. A..’ın davacının 2009 yılı içerisinde çalışmaya başladığını, diğer davalı tanığı ise, işe başlama tarihini ve ne kadar çalıştığını bilmediğini belirttikleri, alınan bilirkişi raporunda davacının kesintisiz çalıştığı kanaatinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından gösterilen tanıklar fiili çalışmayı doğrulamalarına rağmen, davalının gösterdiği tanıklardan Ö.. A.. ise, davacının 2009 yılı içerisinde çalışmaya başladığını belirttiği, dolayısıyla tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu, bu çelişkilerin giderilmediği, uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarının getirtilmediği, bordro tanıklarının resen tespit edilip dinlenmediği, böylece davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; öncelikle uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarını Kurumdan istemek, dönem bordrolarından bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerektiğinde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, komşu işyeri tanıklarının çalışma süresini tereddütsüz belirlemek amacıyla gerek görüldüğü takdirde hizmet döküm cetvellerini getirtmek, davacı adına bildirim yapılan işyerlerinin işyeri sicil dosyalarını getirtmek, davacıya yapılan ücret ödemeleriyle ilgili bilgi ve belgeleri istemek ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden B.. Tarım Ürünleri San. Tic. AŞ.’ne iadesine, 17/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.